Gülseli İnal – Sevgili
belirsiz bir soluk alıp verişin var
duyuyorum uzaklardan
artık o soluklarda tüm yıldızlardan
şu gökkayalarından koparılmış taş
yoksa otların arasında çırpınan şu
incecik gelincik
gelip giden kırmızısıyla çarpan yüreğim mi benim
yerinde oynatılmış eski yıldızlar
eski mabetlerin gökyüzü gölgesi
gel gör ki o ulu yalnızlık
ellerimle koparıp verdiğim bir şey bu
bırakılmış artık yılanların uğrağı
çaylakların sesini duyduğumuz mabede
birlikte oturup sunarken yakarımızı
neydi o
yüreğinde karmakarışık bir gülü tutuşun
ellerimi uzatsam
bedenin deniz ormanlarının çiçekleriyle kaplı
içimde bir geçit hiç durmadan kapılarını açıp kapıyor sana
bir bakışın bir gülüşün
bir dağ başında oturur gibi oturuşun
sonra leylak kokan bir deniz aramızda yine
ilk kez dolaşıyorsun bu benim açtığım mağarayı tek başına
adımlıyorsun toprağı bir boydan bir boya
bırakıyorum içimin rüzgarlarını, yelkenlerini
sürülsün diye senin iç denizlerine
yeşillerini takmış da başına
tuhaf bir tutsaklık sarıyor beni
düşündükçe ateş gülleri ateş gülleri
senden bana geçen dudağıma konan bir kızıllığı takıyorum şimdi
işte öyle herhangi biri gibi
yürüyüp gelsen bana
dar sokaklardan kulelerden mabetlerden
dikenli tarlalardan oyulmuş yıldızlardan geçsen
ulaşmak menekşe oymak için birbirimize
kolları erik tadı ey sevgili
yürüyüp geçsen düşlerimin üstünden
ışınlarından arta kalan tek bir ışın yetiyor da artıyor bile
beynimde oluşmuş o korkunç görüntüleri silmeye
ezik bir gül bahçesi üstündesin korkma
ses yok esin yok nefes yok senden
sıcaklığın besliyor kutupların beyaz kuşlarını
boşlukta oturuyorum kolumda yaralı bir çaylak
şöyle salınıp gelsen diyorum
ağzında mevsim çiçekleri ve benim tutsaklığımla
yolup yolup da attığım duygu külleriyle
lanetlinin biriyim bakma bana kolumda çaylakla
inan sana vermek için o yeşilliği
inan ki sevgili tutkunu olduğum sen
bir ırmak akıyor bedeninde gizli gizli
yaşamdır beni böyle yapan ya da sen
yıllardır beklediğim sevgili
ey acımasız ey soğuk güneşim
ey yıldızların fırlatıp attığı bu bataklıkta
menekşelerle boşu boşuna geçen zaman.