Ufuk Lüker
  • Ana Sayfa
  • Şiir
  • Öykü
  • Müzik
  • Sinema
  • Yazın
  • Görsel
  • Kişisel
  • Kitaplık
  • Ara
  • Menu Menu

Oğuz Atay’la ‘Tutunamayanlar’ Üzerine

in Yazın

1970 TRT Roman Ödülü’nü kazanan ilk romanınız Tutunamayanlar’a karşı eleştirmenlerimiz genellikle yaklaşmaktan kaçınır bir tavır takındılar. Romanınızı ödüllendiren TRT seçici kurul üyesi edebiyatçılarımız da bu suskunluğa katılır göründüler. Tavrı bütün olarak nasıl yorumluyorsunuz?

Eleştirmenlerimizin, daha doğrusu uzun süredir yazmayanların dışında olanların kafasında belirlenmiş, sınırları çizilmiş bir roman tanımı var sanıyorum. Bu yüzden bir kitabı bu ölçülere uyup uymamasına göre değerlendiriyorlar. Belki de benim yazdığım, bir bakıma karmaşık ve alışılmadık sayfalar için henüz yeni bir kalıp bulamadılar.

Oğuz Atay, romanınızın yapı, içerik ve anlatım çeşitliliği bakımından alışılandan farklılığı hemen dikkati çekiyor. Anlatım özelliğindeki değişiklikler, sıçramalar ve hız okurun romana girmesini bir ölçüde güçleştirmiyor mu? Bu, okurla aranızda kurmak istediğiniz bağ bakımından düşündürücü değil mi?

Ülkemizde okur sayısı oldukça düşük. Büyük kalabalıklarla bağ kurduğu sanılan romanların bile aydınların dışında bir okuyucu kütlesi bulunduğunu sanmıyorum. Üstelik aydınlar, bir de kendileri hakkında yazılanları okumak zorunda. Bu bakımdan benim gibi yeni yazmaya başlayan birini arayıp bulmak ve alıp okumak zahmetinin üstesinden gelmiş okuyucuların, ilk bakışta yorucu görünen sayfalar arasında güçlük çekmeyeceğine güveniyorum. Okur yazarı az olan ülkemizde bile, okuyucular böyle bir kitap yayımlandığını haber alırlarsa, birçok yazarımızın aklından bile geçiremeyeceği bir yetenekle daha neler neler okuyabileceklerine inanıyorum. Okuyucuyu yeteneksiz sayarak yazmak istediklerini sadeleştirme çabasına girişenlerin de neden oturup yazdığını anlamıyorum.

 

Tutunamayanlar ile ne yapmak, neyi vermek istediniz?

Tutunamayanlar ile çok basit bir iş yapmak istedim; insanı anlatmayı düşündüm. Kapalı dünyalar içinde yaşayan yazarların bile bu cümleye hemen isyan edeceğini, “Peki herkes ne yapıyor?” diye öfkeleneceğini bildiğim halde bu basit gerçeği söylemekten kendimi alamıyorum. Ben, kahramanlarımın iplerini istediği gibi oynatarak insanlardan kuklalar yaratan büyük romancıların yeteneklerinden yoksunum. Roman kahramanlarına uygulayacak büyük nazariyelerim, onları peşinden koşturacağım büyük ülkülerim yok. Ya da insanlara, özellikle tutunamayanlara saygım büyük olduğu için, acıyorum onlara; böyle büyük büyük meselelerin makale, inceleme, deneme gibi yazı türlerinin konusu olduğunu sanıyorum.

Tutunamayanlar’dan Selim Işık kimdir?

Selim Işık, birçok tutunamayanın bileşkesidir. İntihar eden bir arkadaşım, Ural var; ama bütünüyle Selim Işık o kadar değil. Belki ben varım (bu cümleyi yazmayın). Adlarını yazmanın sakıncalı olduğu birçok arkadaşım var. Herkesin “tutunan” olmak istediği bir ülkede tutunamayanlığı seçen Selim Işık’la yakınlığının olması birçok kimseye dokunur diye onların adlarını saymak istemiyorum. Selim öldü. Selimlik de ölmüştür. Başarının insanı sevimsizleştirdiğini yazmıştım bir yerde; fakat tutunamayanlığın sevimliliğine de kimsenin yanaşmadığını görüyorum. Neden yanaşsınlar? Bir arkadaşımın dediğine göre, ben romanda herkesi bir bakıma tutunamayanlığa çağırıyormuşum. Henüz bir karşılık alamadım.

Ya Turgut Özben?

Turgut Özben’in durumu farklı bir bakıma. Turgut, bütün çabasına rağmen tutunamıyor. Bu açıdan Selim kadar akıllı değil. Belki de Turgut, bir kişinin, bir tutunamayanlar prensinin ortaya çıkarak, hepsi adına sonuna kadar dayanmasını istediği için kata, arabaya ve küçük burjuva nimetlerine boş verip tutunamamayı seçiyor. Selim’le birlikte Selim öldükten sonra yola çıkıyor. Son olarak bir trende görmüşler onu. Belki yolculuğu bitmemiştir daha.

Bir de hikâyeniz yayımlandı. Yeni Dergi’nin, Eylül 1972 tarihli sayısında. Roman ve hikâye bağlantısı üstüne düşündükleriniz? Bugün hâlâ ayrı türler olarak tanımlanabilir mi?

Bugünlerde hikâye yazıyorum. Kısa yazmaktan başka bir meselem yok; çünkü 60 sayfalık bir hikâye yazdım, bastırması güç oluyor dergilerde. Romanda şiir, oyun, makale (hepsi uydurma elbette) gibi birçok türden yararlanmıştım. Romanın bu bakımdan hikâyeden farklı imkânları var herhalde. İkinci romanım Tehlikeli Oyunlar’da özellikle oyun parçaları var. Bunun dışında, bu iki tür arasında farklar varsa onu eleştirmenler daha iyi bilirler.

Yazarlarınızı açıklar mısınız? Neden sevdiğinizi, gerekçeleriyle?

Sevdiğim yazarların başında Kafka ve Dostoyevski’yi sayarsam, Tutunamayanlar’ı okuyanlar için şaşırtıcı olmaz herhalde. İnsanı, bu arada Selim Işık’ı yalnız bırakanların dünyasında böyle yazarlara da tutunamazsak sonumuz ne olur? Gonçarov’un Oblomov’u, bir zamanlar hepimizi çok sarsmıştı. Stendhal, Laclos, George Eliot, Henry James, Melville, Nabokov gibi ustalardan da etkilendiğimi sanıyorum. İnsan roman yazmak istediğinde bir yazarın dediği gibi, başka romanlara heyecan duyarak kapılıyor. “Hayatı roman” olanların yazdığı pek görülmüyor.

* Pakize Kutlu’nun Oğuz Atay’la yapmış olduğu bu röportaj Yeni Ortam’da 30 Eylül 1972 tarihinde yayımlanmıştır.

Etiketler: Oğuz Atay
Bu gönderiyi paylaş
  • Share on Facebook
  • Share on Twitter
  • Share on Tumblr
  • Mail üzerinden paylaş

Site içerisinde ara

@ufukluker'i takip et

RSS Son okuduklarım

  • Gemiler de Ağlarmış
  • Bir Köy Hekimi
  • Açlık Sanatçısı
  • Unutamayan Adam (Amos Decker, #1)
  • Bir Havva Kızı
  • Her Şeye Rağmen Sevgi

Site istatistikleri

  • 1
  • 95
  • 88
  • 7.671.290
  • 3.016.064

Etiketler

Blas De Otero Adalet Ağaoğlu Kemal Burkay Özkan Mert Ozan Telli Yılmaz Odabaşı Behçet Kemal Çağlar Pablo Neruda İsmail Uyaroğlu Arkadaş Z. Özger Vasko Popa Dido Sotiriou E. E. Cummings Akgün Akova Sabri Altınel Zafer Ekin Karabay Konstantin Simanov Louis Macneice Neşe Yaşın Salah Birsel Metin Altıok Hasan İzzettin Dinamo Fakir Baykurt Sinan Kukul Bedri Rahmi Eyüboğlu Refik Durbaş A. Hicri İzgören Turgay Fişekçi Haydar Ergülen Asaf Halet Çelebi Seyhan Erözçelik Ahmet Ada Hasan Basri Alp Şükrü Erbaş Gülseli İnal Fethi Giray Rıfat Ilgaz Sabahattin Ali Adnan Yücel Bertolt Brecht Özdemir İnce Attila İlhan Mehmet Başaran Feyzi Halıcı Ercüment Behzat Lav Hilmi Yavuz Bejan Matur Cengiz Bektaş Berin Taşan Nicolae Dragos Barış Pirhasan Süleyman Çobanoğlu Ümit Yaşar Oğuzcan Erdal Alova Şükran Kurdakul İsmet Özel Oktay Taftalı Gülten Akın Oğuz Atay Ahmet Erhan Sezai Karakoç Afşar Timuçin Ahmet Telli Nihat Behram Orhan Veli Kanık Lale Müldür Can Yücel Ahmed Arif Metin Demirtaş Ingeborg Bachmann Gabriel Celaya Ahmet Oktay Kenneth Rexroth Edip Cansever Paul Eluard Mehmed Kemal Necati Cumalı İbrahim Karaca Eugene Guillevic Yannis Ritsos Kostas Kleanthis Jesus Lopez Pacheco Vladimir Mayakovsky Resul Rıza Adnan Özer Bilgin Adalı Cahit Sıtkı Tarancı Ömer Bedrettin Uşaklı Suat Taşer Abdülkadir Bulut Ataol Behramoğlu Asım Bezirci Özdemir Asaf Orhan Murat Arıburnu Hasan Hüseyin Korkmazgil A. Kadir Melih Cevdet Anday Nazım Hikmet Liana Daskalova Müştak Erenus Peter Abrahams Oruç Aruoba Tevfik El Zeyyad Bekir Yıldız Aziz Nesin Metin Eloğlu Yılmaz Güney Halim Şefik Güzelson Nahit Ulvi Akgün Ülkü Tamer Özge Dirik Vedat Türkali Vecihi Timuroğlu Ece Ayhan Federico Garcia Lorca Mehmet Yaşin Yaşar Nabi Nayır Faruk Nafiz Çamlıbel Celal Sılay Yorgo Seferis Memet Fuat Jose Marti Vyaçeslav Ivanov Enis Batur Günter Kunert Yi Men Cemal Süreya Heinz Kahlau Goethe Hasan Biber Cahit Irgat Ziya Osman Saba Orhan Kemal Altay Öktem Sandor Petöfi Suat Vardal Tove Ditlevsen Behçet Necatigil Sait Faik Abasıyanık Kerim Korcan Süleyman Nesip Abdülkadir Budak Kemal Özer Füruğ Ferruhzad Kutsiye Bozoklar Arif Damar Türkan İldeniz Turgut Uyar Murathan Mungan Erdal Öz Fazıl Hüsnü Dağlarca Louise Gareau Des Bois Miguel Hernandez Yaşar Miraç Kahraman Altun Suat Derviş Ahmet Muhip Dranas Kemalettin Kamu Sandor Forbath Cahit Külebi Sun Yu-T'ang Fang Vei Teh Cahit Zarifoğlu Nikola Vaptsarov Konstantinos Kavafis İlhami Bekir Tez Enver Gökçe İlhan Berk Oktay Rifat Sennur Sezer Cevdet Kudret Conrad Aiken Cevat Şakir Kabaağaçlı Yaşar Kemal Ahmet Necdet Sabahattin Kudret Aksal Birhan Keskin Behçet Aysan Philippe Soupault Talip Apaydın
by Ufuk Lüker
  • 500px
  • LinkedIn
  • Youtube
Yorgo Seferis – Destansı Öykü’denTurgut Uyar – Yokuş Yol’a
Sayfanın başına dön