Swing
Acaba Uluslararası İstanbul Film Festivali olmasa Tony Gatlif’i tanıma şansımız olacak mıydı? Doğrusu, aksini düşünmek istemiyorum, çünkü Cezayir doğumlu, Endülüs kökenli Fransız Gatlif, gönlüme göre bir yönetmen. Kusturica çingenelerine karşı onun çingeneleri de makbulümdür. Gerçi Gatlif’in şöhreti, 90’lı yıllarda tamamladığı Çingene Üçlemesi (Latcho Drom; Mondo / Dünya; Gadjo Dilo / Çılgın Yabancı) sayesinde yayıldı ama o daha 1982 yılında, Les princes / Prensler’le, ruhsuz bir varoşa yerleşmiş çingenelerin taviz vermez bir portresini sunmuştu. Zaten, ona nihayet dilediği gibi çalışma özgürlüğü veren yapım şirketinin adı da böyle: Princes.
Evet, bu hafta da bir Festival filmi yazıyorum, yani bir “filmekimi” filmi. Festival’in gözdesi, benim kıymetlim Gatlif, bu sefer “hareket eden resimler”den sonraki ikinci sevgilisi müziğe daha da fazla yer vermiş. Bize Çingeneler’in dünyasını, sonunda onların sihrine kapılan bir gözlemci vasıtasıyla, on yaşındaki Max’ın (Oscar Copp) gözüyle anlatıyor. Max’ı Manouche Çingene mahallesine çeken, müziğin ta kendisi. Büyükannesinin (Fabienne Mai) Alsace kırlarındaki evinde yaz tatilini geçiren Max, Çingene virtüoz Miraldo’nun (Tchavolo Schmitt) caz gitarı çalışına kapılıyor. Bir de, erkek Fatma Swing’in (Lou Rech) cazibesine, özgürlüğüne. Swing, yani müzikteki “swing” gibi, Gatlif öyle diyor.
Max, bir gitar almak için büyükannesinin “zengin” evinden çıkıp Manouche mahallesine geliyor. Swing, yolunacak kazı görünce hemen babasının işliğinin duvarından bir gitar alıp ona soruyor: “Baba, bu kaç para eder?”. Babası, “Beş para etmez,” diye cevap veriyor. Swing gitarı Max’e Django Reinhardt’ın gitarı diye yutturuyor. Bir discman karşılığında hazinesinden istemeyerek ayrılan Max, “Ama piller bende kalacak,” diye şart koşuyor. Aslında aklı fikri, Miraldo’yu kandırıp ondan gitar dersi almakta. Miraldo da, gitarının beş para etmediğini söylese bile (“Seni kandırmışlar, evlat”), ona haftada iki kez ders vermeyi kabul ediyor. Max Çingene mahallesinin kültürüne tepe takla dalarken, Swing’in özgürleştirici arkadaşlığına da kendini bırakıyor. Büyükannesi onu içeri kilitleyince yeni dostunun yardımıyla evden kaçıp karavanda kalacak kadar da kararlı.
Swing, tam bir Gatlif filmi: Hayat dolu, duygu dolu, yer yer komik, yer yer de trajik. Yaşlı Çingene Puri Dai’nin (Helene Mershtein), İkinci Dünya Savaşı’nda uğradıkları kıyımı anlattığı beş dakikalık bölüm gibi. Manouche halkı, böyle şeylerden bahsetmeyi sevmiyor. Zaten o günleri hatırlayan kalmamış pek, kültürleri ise sözlü bir kültür. Nakleden kalmayınca, hatıralar da siliniyor. Gatlif, Mershtein’in karşısına kamerayı koymuş, o da ağlayarak anlatmış. “Tıpkı Lanzman’ın Shoah’ındaki gibi,” diyor. Gerçekten de öyle ve aynı şekilde etkileyici. O kıyımdan nasıl sadece erkek kardeşiyle kendisinin sağ çıktıklarını anlatan Puri / Helene hemen sonra da oynak bir şarkıya geçiyor: “Gel, yola koyulalım hadi / Ne vakittir istiyorduk / Sonunda bir araya geldik / Müzik çalalım / Dans edip içelim / Bak / Ailemiz geliyor / Ne vakittir / Görmemiştik birbirimizi / Hadi, onları karşılayalım / Onlar için koca bir ateş yakalım.” Gatlif koca bir kıyımı anlattığı Roman usulü özgürlük hikayesinin içine ustaca böyle yerleştiriyor işte.
Eğer Tony Gatlif seviyorsanız, onun Strasbourg yakınlarındaki Çingene mahallesinde çektiği Swing’de sevdiğiniz her şeyi bulacaksınız. Filmlerini seyahatlerden, müzikten ve kültürel varoluş mücadelesinden yaratan yönetmen, yıllardır olduğu gibi burada da filminin ön planına müziği çıkarmış. Daha önce de birlikte çalıştığı Tchavolo Schmitt, Mandino Reinhardt ve Abdellatif Chaarani gibi müzisyenlerin varlığı, bunun bir kanıtı. Zaten filmin müziği de onlara ve Gatlif’e ait. Naif hikayesine, gene her zaman olduğu gibi, kırmızı rengin baskın olduğu sıcak tonlu görüntüler (Claude Garnier) eşlik ediyor. Sahici değilmiş izlenimi veren mekanlarda yüzde yüz sahici insanların başrolünde olduğu son derece insani bir film Swing. Yani insanlar olmaları gerektiği gibi olsalardı, böyle olurlardı herhalde. Gatlif Çingeneleri, Arapları ve Yahudileri müzikle birleştiriyor. “Uyu küçük kız,” diyor, “Ve gökten de korkma, yerden de.” Ona ne mutlu ki, istediği filmleri yapacak cesareti var.
Yönetmen: Tony Gatlif
Ülke: Fransa, Japonya
Süre: 90 dk.
Oyuncular: Oscar Copp, Lou Rech
(Sevin Okyay, Radikal, 19 Ekim 2002)