Müştak Erenus – Gül Artık
penceremde bu gülen gün teli duvaklı bu güzel aydınlık serçe kuşun bu her zamanki telaşı gül diyorum gül hele şöyle aç avcunu saklama benden seni çok göresim geldi gül artık.
Aşağıdaki sonuçlardan memnun değilseniz lütfen başka bir arama yapın.
penceremde bu gülen gün teli duvaklı bu güzel aydınlık serçe kuşun bu her zamanki telaşı gül diyorum gül hele şöyle aç avcunu saklama benden seni çok göresim geldi gül artık.
sen karanlıkta hiç türkü söyledin mi türkü söyledin mi hiç karanlığa hiç yemin ettin mi gönülden katıldın mı bir inanca yürek dolusu binlerce hiç sevdin mi ha sevdin mi? hadi be.
Geceleri yıldızlar örter üstünü Bilirsin de yine üşürsün. Kaçışır boşluğa bu korkak sözcükler Kan ter içinde. Susar düşünürsün. Boşuna mı sana bu sevda yaşamda Bu yürek Bu insan onuru. Gölgelerimiz makaslanmışsa yollarda Silkele bi kez kendini At üstündeki kurumuş kalmışları Yaprakları yeniden güneşe Tut renkleri ellerinden. Ha şöyle.
Gergefte kırmızı bir gül gibiyiz Umutlu ve keyifli Onurluyuz bu kavgamızda Öyle bir güç taşıyoruz ki Kime ne zaman nerede demeden İşte buradayız. Bir çelik ki bu zincirin halkaları Bilek bilek korkusuz Yılmayan bu yürek güzelliğinde Böyle elele.
İnanmak gerekir güne Bütün dertleriyle dün Durmayın çaba getirin güne İnsanlar güzeldir İnsanlar iyidir İnsanlar güçlüdür İnanmak gerekir güne. Kocaman bir yürek taşıdım getirdim Bütün umacılardan korkusuz Gelincikler der güzel Sınırlardan üste Tüm bayraklardan renkli Yaşamın temel direği İnanmak gerekir güne. Gelincikler toprakta gelindin İnsanın umudu insanda. Gerçek korkmadan soyunur Güzelim güneş alnında. Kocaman bir […]
Sıraselvilere yeni dikilen Beşyıldızlı otelin koca kapısına ‘Push it’ diye yazmışlar Elin amerikanı İt’e puş der Oysa bizde puşt İki okka gaza Koca dünyayı çocuklarıyla Ölüme satan it’e derler
Bir söğüt dalının yeşilini getirdim sana Üstünde kelebeğin mavisi Durma işte öyle Niye geldin diye sorma Bir nar ağacı gibiyim tepeden tırnağa Geldim bu söz dinlemez sevgiyle böyle.
Çocuklar Ağlamasın Hiç ağlamasın Güneşte yunmuş bir damla su. Ama siz ağlayın payınıza düşeni Bilerek, ederek Ve de hiç hak geçirmeden Şu perişan rahatlığınıza Ne hale getirdiğiniz bu dünyaya Namusluca, utanarak ağlayın Ama çocuklar ağlamasın Hiç ağlamasın
Üstümüzde bu şaşkın bulutlar Küskün bir telaşın peşinde Nereye gidiyorlar Ve de bu günler neyi getiriyor böyle Ve de niçin götürmüyorlar getirdiklerini Bıktıramazsınız bizleri günlerimizden Umutlarımız çocuklarımızın gözlerine emanet Ve de içimizdeki bu tosun sevgi Yağma yok Yedirmeyiz kimseye.
Bir uzun öykü biter Yorulur kişileri Girer derede yıkanır Yollar inatçıdır Keçiler ağaçlara tırmanır Döner döner de bir Temmuz günü Böceklerle bir köşede tükenir Çalkanır güçlü denizler Bütün o delilikler üstüne Devrilir devrilir de Varır bir çöplükte yorulur Yurdum benim Taşım toprağım Göğüm ağacım Çiçekli dikine dikine yamacım Gelir gelir de Kötü bir güne dayanır […]
Hep böyle şaşırıyorlar Kanatlarında ıslak bulutlar Gelip güneşe konuyorlar Kim biliyor içinizde sevmeyi Şöyle kocaman. Korkmadan konuşmadan Bana yardım et diyor Bu duran günün ortasında Beklemenin ardında ve ötesinde bir şeyler var Konuşamıyoruz. Önce bitmeyecekmiş gibi geliyor Kulağa söylenmişçesine Bir araba iniyor yokuş aşağı Atları insanları geride Sana bu sıcağı anlatmalıyım O kapının rüzgarda inatla […]