Orhan Veli – Yokuş
Öteki dünyada, akşam vakitleri, Fabrikamızın paydos saatinde Bizi evlerimize götürecek olan yol Böyle yokuş değilse eğer Ölüm hiç de fena bir şey değil. (Ağustos 1937/Varlık,15.9.1937)
Aşağıdaki sonuçlardan memnun değilseniz lütfen başka bir arama yapın.
Öteki dünyada, akşam vakitleri, Fabrikamızın paydos saatinde Bizi evlerimize götürecek olan yol Böyle yokuş değilse eğer Ölüm hiç de fena bir şey değil. (Ağustos 1937/Varlık,15.9.1937)
Ağlasam sesimi duyar mısınız, Mısralarımda Dokunabilir misiniz, Göz yaşlarıma, ellerinizle? Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel, Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu Bu derde düşmeden önce. Bir yer var, biliyorum Her şeyi söylemek mümkün Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum Anlatamıyorum.
Benim de mi düşüncelerim olacaktı, Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım. Sessiz, sedasız mı olacaktım böyle? Çok sevdiğim salatayı bile Aramaz mı olacaktım? Ben böyle mi olacaktım?
Bekliyorum Öyle bir havada gel ki, Vazgeçmek mümkün olmasın.
Gün olur alır başımı giderim, Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda Şu ada senin, bu ada benim, Yelkovan kuşlarının peşi sıra. Dünyalar vardır, düşünemezsiniz Çiçekler gürültüyle açar Gürültüyle ccedilikar topraktan. Hele martılar, hele martılar, Herbir tüylerinde ayrı telaş!.. Gün olur, başıma kadar mavi Gün olur, başıma kadar güneş Gün olur, deli gibi
Her şey birdenbire oldu. Birdenbire vurdu gün ışığı yere, Gökyüzü birdenbiler oldu Mavi birdenbire. Her şey birdenbire oldu Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire. Yemiş birdenbire oldu. Birdenbire, Birdenbire Her şey birdenbire oldu. Kız birdenbire, oğlan birdenbire Yollar, kırlar, kediler, insanlar… Aşk birdenbire oldu, Sevinç birdenbire.
İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı Önce hafiften bir rüzgar esiyor Yavaş yavaş sallanıyor Yapraklar, ağaçlarda Uzaklarda, çok uzaklarda, Sucuların hiç durmayan çıngırakları İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı Kuşlar geçiyor, derken Yükseklerden, sürü sürü, çığlık çığlık. Ağlar çekiliyor dalyanlarda Bir kadının suya değiyor ayakları İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı. İstanbul’u dinliyorum, gözlerim kapalı Serin serin […]
Güzel kadınları severim, İşçi kadınları severim, Güzel işçi kadınları Daha çok severim
Denizlerimiz var, güneş içinde; Ağaçlarımız var, yaprak içinde; Sabah akşam gider gider geliriz, Denizlerimizle ağaçlarımız arasında, Yokluk içinde.
Beni bu güzel havalar mahvetti, Böyle havada istifa ettim Evkaftaki memuriyetimden. Tütüne böyle havada alıştım, Böyle havada aşık oldum; Eve ekmekle tuz götürmeyi Böyle havalarda unuttum; Şiir yazma hastalığım Hep böyle havalarda nüksetti; Beni bu güzel havalar mahvetti.
Eskiler alıyorum Alıp yıldız yapıyorum Musiki ruhun gıdasıdır Musikiye bayılıyorum Şiir yazıyorum Şiir yazıp eskiler alıyorum Eskiler verip Musikiler alıyorum. Bir de rakı şişesinde balık olsam
Dikilir köprü üzerine, Keyifle seyrederim hepinizi. Kiminiz kürek çeker, sıya sıya; Kiminiz midye çıkarır dubalardan; Kiminiz dümen tutar mavnalarda; Kiminiz cimacıdır halat başında; Kiminiz kuştur, uçar, şairane; Kiminiz balıktır, pırıl pırıl; Kiminiz vapur, kiminiz şamandıra; Kiminiz bulut, havalarda; Kiminiz çatanadır, kırdığı gibi bacayı, Sıp diye geçer Köprü’nün altından; Kiminiz düdüktür, öter; Kiminiz dumandır, tüter; Ama […]
Bilmem ki nasıl anlatsam; Nasıl, nasıl, size derdimi! Bir dert ki yürekler acısı, Bir dert ki düşman başına. Gönül yarası desem… Değil! Ekmek parası desem… Değil! Bir dert ki… Dayanılır şey değil.
Dağ başındasın; Derdin günün hasretlik; Akşam olmuş, Güneş Batmış, İçmeyip de ne haltedeceksin?
Açlıktan bahsediyorsun; Demek ki sen komunistsin. Demek bütün binaları yakan sensin. İstanbul’dakileri sen, Ankara’dakileri sen… Sen ne domuzsun sen!
Gün doğmadan, Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola. Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında, İçinde bir iş görmenin saadeti, Gideceksin; Gideceksin ırıpların çalkantısında. Balıklar çıkacak yoluna, karşıcı; Sevineceksin. Ağları silkeledikçe Deniz gelecek eline pul pul; Ruhları sustuğu vakit martıların, Kayalıklardaki mezarlarında, Birden, Bir kıyamettir kopacak ufuklarda. Denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin; Bayramlar seyranlar mı dersin, şenlikler cümbüşler […]
I Hiçbir şeyden çekmedi dünyada Nasırdan çektiği kadar; Hatta çirkin yaratıldığından bile O kadar müteessir değildi; Kundurası vurmadığı zamanlarda Anmazdı ama Allah’ın adını, Günahkar da sayılmazdı. Yazık oldu Süleyman Efendi’ye. II Mesele falan değildi öyle, To be or not to be kendisi için; Bir akşam uyudu; Uyanmayıverdi. Aldılar, götürdüler. Yıkandı, namazı kılındı, gömüldü. Duysalar öldüğünü […]
gemliğe doğru denizi göreceksin sakın şaşırma
Bakakalırım giden geminin ardından; Atamam kendimi denize, dünya güzel; Serde erkeklik var, ağlayamam.
İçkiye benzer bir şey var bu havalarda Kötü ediyor insanı, kötü… Hele bir hasretlik oldu mu serde; Sevdiğin başka yerde, Sen başka yerde. Dertli ediyor insanı, dertli. İçkiye benzer bir şey var bu havalarda, Sarhoş ediyor insanı, sarhoş.
Bedava yaşıyoruz, bedava; Hava bedava, bulut bedava; Dere tepe bedava; Yağmur çamur bedava; Otomobillerin dışı, Sinemaların kapısı, Camekanlar bedava; Peynir ekmek değil ama Acı su bedava; Kelle fiyatına hürriyet, Esirlik bedava; Bedava yaşıyoruz, bedava.
Kim söylemiş beni Süheyla’ya vurulmuşum diye? Kim görmüş, ama kim, Eleni’yi öptügümü, Yüksekkaldirimda, güpegündüz? Melahat’i almişim da sonra Alemdar’a gitmişim, öyle mi? Onu sonra anlatirim, fakat Kimin bacagini sikmişim tramvayda? Güya bir de Galataya dadanmişiz; Kafalari çekip çekip Orada aliyormuşuz solugu; Geç bunlari, anam babam, geç; Geç bunlari bir kalem; Bilirim ben yaptigimi. Ya o, […]
ben ki her akşam yatağımda onu düşünüyorum, onu sevdiğim müddetçe yatağımı da seveceğim
Uyuşamayız, yollarımız ayrı; Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi; Senin yiyeceğin, kalaylı kapta; Benimki aslan ağzında; Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik. Ama seninki de kolay değil, kardeşim; Kolay değil hani, Böyle kuyruk sallamak Tanrının günü.
İstanbul’dan ayva da gelir, nar gelir Döndüm baktım, bir edalı yar gelir, Gelir desen dar gelir; Gün aşırı alacaklılar gelir. Anam anam Dayanamam, Bu iş bana zor gelir.
Cep delik cepken delik Yen delik kaftan delik Don delik mintan delik Kevgir misin be kardeşlik
Ne atom bombası Ne Londra Konferansı Bir elinde cımbız, Bir elinde ayna; Umurunda mı dünya!
Çayın rengi ne kadar güzel, Sabah sabah, Açık havada! Hava ne kadar güzel! Oğlan çocuk ne kadar güzel! Çay ne kadar güzel!
Şöförün karısı, kıyma bana; El etme öyle pencereden, Soyunup dökünüp; Senin, eniştende gözün var; Benimse gençliğim var; Mapuslarda çürüyemem; Başımı belaya sokma benim; Kıyma bana.
Sarhoş oldum da Seni hatırladım yine; Sol elim, Acemi elim, Zavallı elim!
Sizin için, insan kardeşlerim, Her şey sizin için; Gece de sizin için, gündüz de; Gündüz gün ışığı, gece ay ışığı; Ay ışığında yapraklar; Yapraklarda merak; Yapraklarda akıl; Gün ışığında binbir yeşil; Sarılar da sizin için, pembeler de; Tenin avuca değişi, Sıcaklığı; Yumuşaklığı; Yatıştaki rahatlık; Merhabalar sizin için; Sizin için limanda sallanan direkler; Günlerin isimleri; Ayların […]
Uzanıp yatıvermiş, sereserpe; Entarisi sıyrılmış hafiften; Kolunu kaldırmış, koltuğu görünüyor; Bir eliyle de göğsünü tutmuş. İçinde kötülüğü yok, biliyorum; Yok, benim de yok ama… Olmaz ki! Böyle de yatılmaz ki!
Aynada başka güzelsin, Yatakta başka; Aldırma söz olur diye; Tak takıştır, Sür sürüştür; İnadına gel, Piyasa vakti, Mahallebiciye. Söz olurmuş, Olsun; Dostum değil misin?
Deli eder insanı bu dünya; Bu gece, bu yıldızlar, bu koku, Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç
Her gün bu kadar güzel mi bu deniz? Böyle mi görünür gökyüzü her zaman? Her zaman güzel mi bu kadar, Bu eşya, bu pencere? Değil, Vallahi değil; Bir iş var bu işin içinde.
Nedendir, biliyor musun; Her gece rüyama girişin, Her gece şeytana uyuşum, Bembeyaz çarşafların üstünde; Nedendir, biliyor musun? Seni hala seviyorum, eski karım. Ama ne kadınsın, biliyor musun!
Eski bir sevdadan kurtulmuşum; Artık bütün kadınlar güzel; Gömleğim yeni, Yıkanmışım, Tıraş olmuşum; Sulh olmuş. Bahar gelmiş. Güneş açmış. Sokağa çıkmışım, insanlar rahat; Ben de rahatım.
Sanma ki derdim güneşten ötürü; Ne çıkar bahar geldiyse? Bademler çiçek açtıysa? Ucunda ölüm yok ya. Hoş, olsa da korkacak mıyım zaten Güneşle gelecek ölümden? Ben ki her nisan bir yaş daha genç, Her bahar biraz daha aşığım; Korkar mıyım? Ah, dostum, derdim başka… Neden liman diyince Hatırıma direkler gelir Ve açık deniz diyince yelken? […]
Pencere, en iyisi pencere; Geçen kuşları görürsün hiç olmazsa; Dört duvarı göreceğine.
Bilmezler yalnız yaşamıyanlar, Nasıl korku verir sessizlik insana; İnsan nasıl konuşur kendisiyle; Nasıl koşar aynalara, Bir cana hasret, Bilmezler.
İşim gücüm budur benim, Gökyüzünü boyarım her sabah, Hepiniz uykudayken. Uyanır bakarsınız ki mavi. Deniz yırtılır kimi zaman, Bilmezsiniz kim diker; Ben dikerim. Dalga geçerim kimi zaman da, O da benim vazifem; Bir baş düşünürüm başımda, Bir mide düşünürüm midemde, Bir ayak düşünürüm ayağımda, Ne haltedeceğimi bilemem.
Denizden yeni mi çıkmıştı, neydi; Saçları, dudakları Deniz koktu sabaha kadar; Yükselip alçalan göğsü deniz gibiydi. Yoksuldu, biliyorum – Ama boyna da yoksulluk sözü edilmez ya – Kulağımın dibinde, yavaş yavaş, Aşk türküleri söyledi. Neler görmüş, neler öğrenmişti kim bilir. Denizle boğaz boğaza geçen hayatında! Ağ yamamak, ağ atmak, ağ toplamak, Olta yapmak, yem çıkarmak, […]
Güçlüklere, bir başına da olsa, karşı koyan insan kuvvetli insan olmalı. Ben bunu yalnız kalıp da ümitsizlik içinde olduğumu hissettiğim anlarda daha iyi anladım. Bununla beraber, senelerden beri, o kadar çok zamanlar yalnız kaldım ki bu hale adeta alışır, hatta – kuvvetli olmanın gururunu duyabilmek için – zaman zaman yalnızlığı arar oldum. Şu anda gurur […]
Şiir, yani söz söyleme san’atı, geçmiş asırlar içinde birçok değişikliklere uğramış; en sonunda da, bugünkü noktaya gelmiş. Bu noktadaki şiirin doğru dürüst konuşmadan bir hayli farklı olduğunu kabul etmek lazım. Yani şiir bugünkü haliyle, tabii ve alelade konuşmaya nazaran bir ayrılık göstermekte, nisbi bir garabet arzetmektedir. Fakat işin hoş tarafı, bu şiirin birçok hamleler neticesinde […]