• Kişisel
  • Kitaplık
Ufuk Lüker
  • Ana Sayfa
  • Şiir
  • Öykü
  • Müzik
  • Sinema
  • Yazın
  • Görsel
  • Ara
  • Menu Menu
Şiir

Hilmi Yavuz – Bedreddin Üzerine Şiirler

“Ben de halümce Bedreddinem”

Giriş

-yok hükmündedir-

bin şiirin yeşil atına
çileli ekim günlerini bir daha oku
acının ve gelinciğin kitaplığında

acı, yok hükmündedir

ölümün anayurdu bendedir
solgun idam fermanıdır ruzigar
bir türkünün derin ağaçlığında

ölüm, yok hükmündedir

kuşlar ahi, gün yörüktür, vakt irişir
haylice sonbahar olur
gizli abdal diliyledir sevda

sevda, yok hükmündedir

1. bedreddin

mübalağa akşam olur

güz, nefti dolaklarını kuşanır da gelir
yaprağın fetrete düştüğü zaman

sen ey yaz günlerini
top top ak çuhaya tebdil eyleyip
ve bir solgun gülümseme olarak
eğnine giyen şaman

buyur otur
şeyhim
samanyollarının ılık sedirine uzan
uzun, görklü ve sof
yüzünü bizden yana döndür
bize buğdayın ateşini
gözlerin timarını
ve hüznün varidatını anlat

elini elimize dokundurmadan

sen ki öldüğü yere
bir kök sümbül bırakır gibi
usulca sevdalar bırakan
ovaların ve kartalların musahibi

ne zaman diye sorma, ne zaman
yaprağın fetreti gülün kıyamına
gülün kıyamı ağacın isyanına
dönerse işte o zaman

mübalağa aksam olur
güz, nefti dolaklarını çıkarır da gelir

elini elimize dokundurmadan

2. börklüce mustafa

biz ki sevdamızı, alaca
kıl bir heybe gibi sunduk
aba terlikle denizi yürüyenlere
şavkımız dağlara vurunca

börklüce mustafa, yonca
ve hançerlerin piri
ölümü masmavi bir hamayıl
gibi boynunda taşıyıp
gözleriyle bir acıya kalebent
olmanın korkunç şiiri

dövülüp tavını bulunca

serez çarşısına, ince
kıvrık ve celali
bir ayışığı gibi girmek
ve sesiyle şayağa ve tunca
sancağı buğdaysı, türküsü ebruli
bir isyan diye işlenmek

ve devrilmek, birbiri ardınca

biz ki sevdamızı, alaca
kıl bir heybe gibi sunduk
aba terlikle denizi yürüyenlere
gölgemiz dağlara vurunca

3. torlak kemal

kış, dağların kürkü
gibi kış
gece midir düşen dal?

sen ey böğürtlenlerin
ve umutsuzluğun mülkü
ve bir hüzünden huruc eder
gibi kalın bir türkü
ile dağları düz eden abdal

şimdi sen ilkyazı, belki
kara, yün bir kuşak
gibi beline dolayıp
acıyı kav, sevdayı çakmak
bilip yola çıkmak üzresin

Ellerin ovalara üzengi
denizin tuğu, ağacın börkü
ve dahi ölümü bir yılkı
gibi bırakıp gidensin
torlak kemal

kış, dağların kürkü
gibi kış
gece midir düşen dal?

4. sarı anastas

yelkenler mutasavvıf
ve boynu büküktüler

ve bedreddin büyük fırtınalarla
uğuldayan kaftanı giydi

ve işte kırmızı ve sahtiyan
bir kuşak gibi
duyuyor tanyerini etinde
ilkyaz, koynumuzda bir resimdi
o isyan ki kana kana rumeli
ve yıkık bir ayazma suretinde
onda belirdi

ve işte acılardan bir sur
ölüm ancak bu kadar çocuk
ve mağrur olabilirdi
ve kuytu dağ koyaklarını
bir sürme gibi çekmiş gözlerine
hallac-ı mansur
ya da şahabeddin-i suhreverdi

şimdi o, bir gurbet gibi güler
ağıtlarla konar göçer gibiydi

ve bedreddin, büyük fırtınalarla
uğuldayan kaftanı giydi

5. koç salih

ey can hüması, bize bu ruzigardan
bir sayfa okur musun?

sen umuda bak ve onu güzel eyle

ey tanyerini kızıl bir harmaniyeyle
boydanboya örten uzun bedevi
bize altın lengerlerde ölüm sun
sonra bir dudağı yerde
ve bir dudağı gökte bir devi
sanki sen doğurmuşsun
gibi acıyan memelerle
bizi emzir

gün döner,
ay irişir, ey can hüması
bize bu ruzigardan
bir sayfa okur musun?

şimdi gök, suskun develerle
ve mahzun
ağır ağır konup kalkan kervandır
çölü, yeni doğmuş bir bebek
gibi koynunda uyutup
bir lalenin perçemini keserek
okşa onu, ey can hüması, ve öp
ve onu kanayan geceyle uyandır

ölümün bir toy gibi kurulduğunu
hiç görmemişiz hayli zamandır

6. musa çelebi

devlet solgundu

güya ki yaprağın biri
düşmüş de, ağaç
kökünden sarsılmış gibi

elmalar akikti, üzümler canfes
ve ölümü bir hasbahçe belleyip
musa çelebi
nicedir sırmalı bir düşü
yağlı bir kemend gibi
boynuna dolamış

devlet solgundu

ve halk, yakut bir atlas olarak
susuşu karakalem, gülüşü miri
ve ansızın sedef bir orak
biçmiş gibi gülüşü, yahut ki
acının kol demiri
şrak, göğsüne vurulmuş

güya ki yaprağın biri
düşmüş de, ağaç
kökünden sarsılmış gibi

7. birinci mehmed

bedreddin yaşıyor mu hala?

ben ki yazmalara ve bala
hükmedendim; ihaneti gül diye
resmedendim; denizin gönderine ölümü
çektirendim ben, lala

bedreddin yaşıyor mu hala?

dersin ki onu, mülhidlerini
ormandan ayırmak olası değil
boynu laleden geçilmez
saçları taflandır ve çağla
ve alnı ak ketende yaban çileği
gibi dağılan onlardı, lala

bedreddin yaşıyor mu hala?

kuşlarla akan ipeği
göllerde uçan çiniyi
ve sevdayı, umarsız kına çiçeği
gibi bölüşen onlardı, lala

bedreddin yaşıyor hala

8. beyazıd paşa

gün akşamlıdır devletlim
elbet biz de ölürüz

gözüm hep o asılmışta kaldı

sanki karanfil zülfünü dökmüş de
şimşir topuzlu bir gürz
indirilmiş gibi tanyerine
kanlıydı kartal kanadı
bir tarikat değneği gibi
pürüzsüz ve düz
bir beden, asılmış

gözüm hep onda kaldı

susan yazdı, konuşan güz
usuldu, uzundu denizin boyu
sanki tüy bacaklı bir tazı
ya da kırmızı ve koyu
bir masaldı,
tarçından ve süssüz
bir beden, asılmış

gözüm hep onda kaldı

gün akşamlıdır devletlim
elbet biz de ölürüz

9. mevlana hayder

ölüm, uysal bir mesnevi gibi
aktı gider, döne döne

güneş de batarken sararır

acılar kaldıysa dünden bugüne
elbet sorulacak bir hesap vardır
ve hüznü bir kirmen gibi eğirip
yükleyip türküleri tuza ve yüne
ve ilkyazı bir garib efsane
diye söyleyenler, yaşatanlardır

ölüm, uysal bir mesnevi gibi
aktı gider, döne döne

ve gel zaman, git zamandır
söz yanar, cönk üşür, yaz morarır
saçları çil kuşu, sesi nar tane
ve ürkek bir kilim gibi seğirip
ve nasılsa bir gülü edip bahane
gözleri mahzunidir, karacaoğlandır

güneş de batarken sararır

ölüm, uysal bir mesnevi gibi
aktı gider, döne döne

Sunu

10. nazım hikmet

hüzün ki en çok yakışandır bize
belki de en çok anladığımız

biz ki sessiz ve yağız
bir yazın yumağını çözerek
ve ölümü bir kepenek gibi örtüp üstümüze
ovayı köpürte köpürte akan küheylan
ve günleri hoyrat bir mahmuz
ya da atlastan bir çarkıfelek
gibi döndüre döndüre
bir mapustan bir mapusa yollandığımız

biz, ey sürgünlerin nazım’ı derken
tutkulu, sevecen ve yalnız
gerek acının teleğinden ve gerek
lacivert gergefinde gecelerin
şiiri bir kuş gibi örerek
halkımız, gülün sesini savurup
bir türkünün kekiğinden tüterken
der ki, böyle yazılır sevdamız

hüzün ki en çok yakışandır bize
belki de en çok anladığımız

Etiketler: Hilmi Yavuz
Bu gönderiyi paylaş
  • Share on Facebook
  • Share on Twitter
  • Share on Tumblr
  • Mail üzerinden paylaş
Beğenebilecekleriniz:
Hilmi Yavuz – Akşamın Yarısında
Hilmi Yavuz – Ay Doğar
Hilmi Yavuz İle
Hilmi Yavuz Şiirine Bir Bakış
Hilmi Yavuz – Hayal Hanım
Hilmi Yavuz – Yalnızlık Bir Tarihtir

Site içerisinde ara

Son Eklenenler

  • Deniz Durukan – Refik Durbaş İle
  • Ahmed Arif – Basübadelmevt
  • Ahmed Arif – Tutuklu
  • Ahmed Arif – Yurdum Benim Şahdamarım
  • Cemal Süreya – Bir Şair: Ahmed Arif

Site istatistikleri

  • 10
  • 1.412
  • 1.109
  • 8.970.763
  • 3.935.857

RSS [Kişisel] Son okuduklarım

  • Dünya Bu Kadar
  • Sapiens: a Graphic History, Volume 1 - The Birth of Humankind
  • Kara Yarısı
  • Atta
  • Gaip
  • Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde...
@ufukluker'i takip et

Etiketler

Heinz Kahlau Akgün Akova Hasan İzzettin Dinamo Fethi Giray Yannis Ritsos Conrad Aiken Cevat Şakir Kabaağaçlı Süleyman Nesip Paul Eluard Abdülkadir Bulut Barış Pirhasan Ahmet Necdet Bejan Matur Sezai Karakoç Günter Kunert Ziya Osman Saba Sabri Altınel Vyaçeslav Ivanov Arkadaş Z. Özger Kostas Kleanthis Can Yücel Vecihi Timuroğlu Ercüment Behzat Lav Fakir Baykurt Jesus Lopez Pacheco Gülseli İnal Ahmet Erhan Özge Dirik Enis Batur Abdülkadir Budak Oktay Rifat Attila İlhan Enver Gökçe Vasko Popa Tove Ditlevsen Kemal Özer Füruğ Ferruhzad Louis Macneice Goethe İsmet Özel Ömer Bedrettin Uşaklı Behçet Aysan Kenneth Rexroth Adnan Özer Talip Apaydın Federico Garcia Lorca Mehmet Başaran Afşar Timuçin Fazıl Hüsnü Dağlarca Erdal Alova Sinan Kukul Memet Fuat Orhan Murat Arıburnu Sait Faik Abasıyanık Kutsiye Bozoklar Faruk Nafiz Çamlıbel Necati Cumalı Konstantinos Kavafis Vedat Türkali Sun Yu-T'ang Berin Taşan Ahmet Oktay E. E. Cummings Gülten Akın Kemalettin Kamu Gabriel Celaya Bekir Yıldız Özdemir Asaf Ahmet Muhip Dranas A. Hicri İzgören Türkan İldeniz Tevfik El Zeyyad Dido Sotiriou Eugene Guillevic Yaşar Nabi Nayır Yi Men Resul Rıza Özdemir İnce Murathan Mungan Behçet Kemal Çağlar Asım Bezirci Nazım Hikmet Melih Cevdet Anday Kerim Korcan Ahmet Ada Oğuz Atay Refik Durbaş Ahmed Arif Orhan Veli Kanık Sandor Petöfi Feyzi Halıcı Metin Demirtaş Cahit Irgat Pablo Neruda İbrahim Karaca Liana Daskalova Metin Eloğlu Guy de Maupassant Bedri Rahmi Eyüboğlu İlhami Bekir Tez Yılmaz Güney İlhan Berk Miguel Hernandez Rıfat Ilgaz Edip Cansever Ingeborg Bachmann Nikola Vaptsarov Ozan Telli Veysel Öngören Haydar Ergülen Aziz Nesin Adnan Binyazar Philippe Soupault Yaşar Kemal Sabahattin Kudret Aksal Ece Ayhan Nicolae Dragos Erdal Öz Suat Derviş Arif Damar Ahmet Telli A. Kadir Sennur Sezer Nihat Behram Müştak Erenus Hasan Biber Adnan Yücel Zafer Ekin Karabay Süleyman Çobanoğlu Yaşar Miraç Ülkü Tamer Celal Sılay Şükrü Erbaş Adalet Ağaoğlu Kemal Burkay Peter Abrahams Kahraman Altun Cahit Sıtkı Tarancı Mehmet Yaşin Ataol Behramoğlu Salah Birsel Özkan Mert Nahit Ulvi Akgün Halim Şefik Güzelson Sabahattin Ali Hasan Hüseyin Korkmazgil Konstantin Simanov Hilmi Yavuz Cahit Külebi Hasan Basri Alp Vladimir Mayakovsky Orhan Kemal Turgay Fişekçi Cahit Zarifoğlu Birhan Keskin Neşe Yaşın Oruç Aruoba Behçet Necatigil Suat Taşer Jose Marti Yorgo Seferis Metin Altıok İsmail Uyaroğlu Fang Vei Teh Sandor Forbath Blas De Otero Ümit Yaşar Oğuzcan Cevdet Kudret Oktay Taftalı Yılmaz Odabaşı Asaf Halet Çelebi Turgut Uyar Lale Müldür Cengiz Bektaş Louise Gareau Des Bois Bertolt Brecht Seyhan Erözçelik Altay Öktem Bilgin Adalı Şükran Kurdakul Cemal Süreya Suat Vardal Mehmed Kemal
by Ufuk Lüker
  • 500px
  • LinkedIn
  • Youtube
Hilmi Yavuz – Yollar ve ZamanHilmi Yavuz – Yalnızlık Bir Tarihtir
Sayfanın başına dön