Ufuk Lüker
  • Ana Sayfa
  • Şiir
  • Öykü
  • Müzik
  • Sinema
  • Yazın
  • Görsel
  • Kişisel
  • Kitaplık
  • Ara
  • Menu Menu

Şunun için etiket arşivi: İsmet Özel

admin

İsmet Özel – Aynı Adam

in Şiir

Tozludur saçlarım, saçlarımdan
devrilmiş sarayların dumanları savrulur
yüzüm yanıktır
yüreğime bir karanfil sokuludur
ve partizanca darbelerin dünyaya ilen şavkı
benim göğsüme göğsüme vurup durur.
Ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum
bahar da sürgülenir içime katranlar da
hem koşarak yarattığım sevgiler vardır
hem körlenmiş sevgilerin acısıyla koştururum.
Beni sular
kocaman taşları parçalayarak hatırlıyor dağlarda
ve beni hatırlatıyor çeltik tarlalarında aynı sular
umutlu sakinlikleri
lohusalıklarıyla.

Ben dünyaya doğru yürümekle meşhurum
kökten dallara yürüyen sular gibi
yürürüm kömür ocaklarına, çapalanan tütüne
yürürüm hüzün ve ağrılar çarelenir
dağların esmer ve yaban telaşından kurtula diye
torna tezgahlarında demir.

Yürürüm çünkü ölümdür yürünülmeyen
yürürüm yürüyüşümdür yeryüzünün halleri
kanla dolar pazuları tarladakinin
hızar gürültüsü içinde türkülenir bir öteki
gökleri göğsümden aşırtarak yürürüm
yağlı kasketimin kıyısında nar çiçekleri.

Aynı adam Ekim günlerinden beri gümbür gümbür gelirim
teneke damların üstüne safi sinirden doğan güneş
portakallar fırlatarak parlıyor benim adımlarımla
anladım neden yorgunluk
gülümserlik getiriyor insana
hayatın bana başat
bana avrat oluşunu öğrendim
işçiler bunu kurşunlanarak öğrendi
on beşinde bir arkadaş
inancını savunurken yargıca
anladı bulana durula akmakta olan şeyi.

Yürüyorum
azarlanıyorum fışkıran başaklarla
iki bomba gibi taşıyorum koltuğumdaki bir çift somunu
hurdahaş bir sancıyla geçiyorum badem çiçekleri altından
gözlerim nemli değil.
gözlerim namlu.

admin

İsmet Özel – Yıkılma Sakın

in Şiir

Sana durulanmış kelimeler getireceğim
pörsümüş bir dünyayı kahreden kelimeler
kelimeler, bazıları tüyden bazısı demir
seni çünkü dik tutacak bilirim
kabzenin, çekicin ve divitin
tutulduğu yerden parlayan şiir.

Zorlu bir kış geçirdim, seninki gibi nefti
acıktım, bitlendim, bir yerlerim sancıdı

sökmedi ama hoyrat kuralları faşizmin
çünkü kalbim aşktan çatlayıp yarılırdı.
Her sabah çarpışarak çekilirdi karanlık alnacımdan
acılar bile duymadım kof yürekler önünde
beynim her sabah devrimcinin beyniydi
ayaklarım donukladı gelgelelim
sağlığın yerinde mi?

Yaraların kabuğu kolayca kaldırılıyor
halkın doğurgan dünyasına dalmakla
onların güneşe çarpan sesini anlamayan
dört duvarın, tel örgünün, meşhur yasakların sahipleri
seyir bile edemezken içimizdeki şenliği
yılgı yanımıza yanaşamazken
bizi kıvıl kıvıl bekliyorken hayat
yıkılmak elinde mi?

Boşuna mı sokuldu bankalara
petrol borularına kundak
kurşun işçinin böğrünü boşuna mı örseledi
varsın zindanların uğultusu vursun kulaklarımıza
yaşamak
bizimçün dokunaklı bir şarkı değil ki.
Bu yürek gökle barışkın yaşamaya alışmış bir kere
ve inatla çevrilmiş toprağın çılgarına
yazık ki uzaktır kuşları, sokaklarıyla bizim olan şehir
ama ancak laneti hırsla tırpanlayamamak koyuyor insana
öpüşler, yatağa birden yuvarlanışlar
sevgiyle hatırlansa bile hatta.

Köpüren, köpürtücü bir hayatın nadasıdır kardeşim
bütün devrimcilerin çektikleri
biliriz dünyadaki yorgunluk habire mızraklanır
dağlarda gürbüz bir ölümdür bizim arkadaşlarınki
pusmuş bir şahanız şimdilik, ne kadar şahan olsak
ama budandıkça, fışkıran da bizleriz
ölüyoruz, demek ki yaşanılacak.

admin

İsmet Özel – Sevgilim Hayat

in Şiir

Yüzüme bak
ve yüzümü hırpala
yüzümü değiştir, dağlı bir anlatım bırak
sen
her hafta oğlunu leğende yıkayan hayat
yaban, diri memelerinden ısırmak
dudaklarındaki tuzu dudaklarıma almak için
çok oldu tepelere vurdum kendimi
bulutlara karıştım ve karanlık kahvelerde
tıraşı uzamış adamlardan
huylarını öğrendim senin.

Mahmur bir tohumdun delikanlı bağrıma.
Ve hatırlıyorum lokavt vardı
bezgin fabrika düdüklerinin
dizlerine yatırılmış olan sabah
senin kalbini kakışlardı.
Tomarla muştuyu omuzlayarak genç adamlar
polisin sevmediği genç adamlar sokaklarda
patronları kudurtan gazteler satarlardı.
Ey şehre başaklar:
militan ruhlar ekleyen hayat!

Gün turuncu bir hayalet gibi yükseliyorken
izmarit toplayan çocukların üstüne
çekleri imzalanıyorken devlet katlarında faşizmin
bacımı koyvermiyorken şizofreni,
yüzüme bak
ve rahmini bana doğru tekrarla
ben öyle bilirim ki yaşamak
berrak bir gökte çocuklar aşkına savaşmaktır
çünkü biz savaşmasak
anamın giydiği pazen
sofrada böldüğümüz somun
yani ıscacık benekleri çocukluğumun
cılk yaralar halinde
yayılırlar toprağa
etlerimiz kokar
gökyüzünü korkutur

çünkü biz savaşmasak
Uzak Asya’dan çekik gözlerimiz
Küba’dan kıvırcık sakallarımızla
savaşmasak
güm güm vurur mu kömürün kalbi Kozlu’da
Ke Şan’da, Kandehar’da ümüğüne basılır mı vahşetin
ve sen boynunu öperken beni sarhoş
bir okyanusla titreten hayat
sevgilim olur musun.
Ben savaşarak senin
bulanık saçlarından tutup
kibirli güzelliğini çıkartıyorum ortaya
dünya
kirletilmez bir inatla dönüyor
altımıza yıldızlar seriliyor
yüzüm suya davranıyor koşaraktan
ve inzal.

admin

İsmet Özel – Partizan

in Şiir

Gırtlağımda bir harf büyüyor
buna dayanacağım
dişlerim kamaşıyor yıldızlardan
buna da.
Kabaran bir çarpıntı oluyor şehir.
Artık yırtarak açtığımız zarflarda
ne kargış, ne infilak
yalnız
koynunda çaresiz, çıplak
isyan işaterleri taşıyan
bir ergen cesedi.
Kabaran bir çarpıntı oluyor şehir
uyusam bir dağın benimle uyuduğu oluyor
her gün şehrin ortasında bir ergen ölüyor
domuzuna ölüyor bankerlere durarak
noterden onaylı kağıtlara durarak
mevlit ilanlarına durarak.
Yunmadık saçlarını okşuyoruz, yavrum.
– Yüzümüzde dolanan bir mayhoş kahkaha —
Gırtlağımda bir harf büyüyor
gırtlağımızda.

Sarp bir güvercin düşüyor yüreğimden
buna dayanmalıyım
ölünce bir partizan gibi ölmeliyim
sabahın kuşluk vaktine savrulan
savrulan savrulan ergen ölüleri gibi.
Şehrin şarkısını söylediğim zaman
yağız bir kımıltı oluyor sesim
korku ve cüzam
korku ve cüzam
korku…
Ne beklenebilir artık namlulardan.
Harçlar karılmış duruyordur
hem de kara
bir gerdek olarak yaşıyoruzdur kendimizi
ne beklenebilir.
Yırtarak açtığımız zarflarda
büyük tecimevlerinde, büyük çarşılarda
pokerde-sinemada-genelevlerde
ne bir suçlu çağrışımı, ne karabasan
yalnız o herkesler
o herkesler kendine akarak boğulan
ve sürdüren bir güleç kocamışlığı.
Bereketli kuşlar serpeceğim ayaklarıma
genzimi yakarak
bir cinayet türküsü söyleyeceğim ben de
ölürsem bir partizan gibi öleceğim
azgın bir gebelik halinde.

Beni dinmeyen bir mavilik kanırtıyor
buna dayanamam
bir çeteci dişleriyle söküyor kanımdaki çiviyi
buna da.

Radyodan silah sesleri geliyor
ter kokusu geliyor, ayak
aksayan bir şey örtüyor
yüreğimin kabzasını
olmadık sesler geliyor radyodan
beynimde korkunç bir vida olarak
ergen ölüleri
artık ellerimi bu rahlelerden ayırsam
boyunbağımın ve gülüşümün o kirli
rahatlığından, yırtık uğultusundan şehrin.
Umudunun ayak seslerini okşuyoruz, yavrum.
Kuşandığımız
bu alkol kokusu bize ne getirdi ki!
ÇIKSAM
gök
şarlayarak devrilse ardımdan
– ölürsek bir partizan gibi ölmeliydik —
yürüsem parçalanmış bir ceset tazeliğinde
yürüsem beynimde kıpkızıl bir serinlik
sonra denizler devirebilirim dudaklarımdan
sonra aşk, sonra dirlik: partizan

Site içerisinde ara

@ufukluker'i takip et

RSS Son okuduklarım

  • Küskün Kahvenin Türküsü
  • Basit Bir Olay
  • Dördüncü Protokol
  • Kırmızı Han (La Comédie Humaine #82)
  • Şeytan
  • The Death of Ivan Ilyich

Site istatistikleri

  • 3
  • 380
  • 308
  • 7.742.665
  • 3.071.774

Etiketler

Miguel Hernandez Yorgo Seferis Özdemir İnce Faruk Nafiz Çamlıbel Füruğ Ferruhzad Metin Eloğlu Gülseli İnal Yi Men Tove Ditlevsen Resul Rıza Ataol Behramoğlu Dido Sotiriou Hasan İzzettin Dinamo Enver Gökçe Şükrü Erbaş Türkan İldeniz Murathan Mungan Bilgin Adalı Conrad Aiken Ahmed Arif Adnan Özer Nazım Hikmet E. E. Cummings Bekir Yıldız Mehmed Kemal Goethe Ozan Telli Behçet Aysan İlhami Bekir Tez Akgün Akova Necati Cumalı Talip Apaydın Abdülkadir Budak Oktay Rifat Kemalettin Kamu Sandor Petöfi Ahmet Necdet Ömer Bedrettin Uşaklı Hasan Biber Ahmet Telli Afşar Timuçin İsmet Özel Paul Eluard Heinz Kahlau Adnan Yücel Bedri Rahmi Eyüboğlu Fakir Baykurt Mehmet Başaran Suat Vardal Turgut Uyar Sinan Kukul Ingeborg Bachmann Jesus Lopez Pacheco Cahit Irgat Ülkü Tamer Orhan Veli Kanık Oruç Aruoba Gülten Akın A. Hicri İzgören Louise Gareau Des Bois Vladimir Mayakovsky Turgay Fişekçi Louis Macneice Gabriel Celaya Melih Cevdet Anday Cengiz Bektaş Metin Altıok Zafer Ekin Karabay Sabahattin Kudret Aksal Pablo Neruda Suat Taşer Halim Şefik Güzelson Ümit Yaşar Oğuzcan Neşe Yaşın Müştak Erenus Refik Durbaş Arif Damar Cahit Sıtkı Tarancı Barış Pirhasan Özkan Mert Kemal Özer Ece Ayhan Yaşar Nabi Nayır Ercüment Behzat Lav Şükran Kurdakul Edip Cansever Kostas Kleanthis Kemal Burkay İlhan Berk Ahmet Oktay Behçet Necatigil Özge Dirik Hasan Basri Alp Mehmet Yaşin Vasko Popa Abdülkadir Bulut A. Kadir Orhan Murat Arıburnu Günter Kunert Memet Fuat Jose Marti Kutsiye Bozoklar Altay Öktem İbrahim Karaca Yılmaz Odabaşı Arkadaş Z. Özger Birhan Keskin Asım Bezirci Bejan Matur Celal Sılay Behçet Kemal Çağlar Nikola Vaptsarov Philippe Soupault Kahraman Altun Yaşar Miraç Erdal Alova Nicolae Dragos Cemal Süreya Rıfat Ilgaz Ahmet Muhip Dranas Eugene Guillevic Attila İlhan Sabri Altınel Tevfik El Zeyyad Nihat Behram Ahmet Ada Fazıl Hüsnü Dağlarca Lale Müldür Erdal Öz Yaşar Kemal Hilmi Yavuz Asaf Halet Çelebi Bertolt Brecht Sezai Karakoç Hasan Hüseyin Korkmazgil Sennur Sezer Feyzi Halıcı Metin Demirtaş Sabahattin Ali Yannis Ritsos Cevat Şakir Kabaağaçlı Salah Birsel Süleyman Nesip Özdemir Asaf Nahit Ulvi Akgün Sandor Forbath Peter Abrahams Haydar Ergülen Kenneth Rexroth Vyaçeslav Ivanov Cahit Zarifoğlu Sun Yu-T'ang Vecihi Timuroğlu Oğuz Atay Fang Vei Teh Sait Faik Abasıyanık Aziz Nesin Süleyman Çobanoğlu Seyhan Erözçelik Orhan Kemal Federico Garcia Lorca Liana Daskalova Oktay Taftalı Ziya Osman Saba Can Yücel Kerim Korcan Vedat Türkali Cahit Külebi Blas De Otero Adalet Ağaoğlu Cevdet Kudret Konstantin Simanov Enis Batur Konstantinos Kavafis Fethi Giray İsmail Uyaroğlu Suat Derviş Ahmet Erhan Yılmaz Güney Berin Taşan
by Ufuk Lüker
  • 500px
  • LinkedIn
  • Youtube
Sayfanın başına dön