Ozan Telli – Adana’nın Yolları Asfalt
merhaba canım
bu bayram olmazsa kurban’a kalmasın
mutlak gel
özledim seni çok
yedi renkli bir mendil getir gelirken
yurt ve dünya haritası bir de
deniz ve gökyüzü olsun gözlerinde
ve kuş sesi karıştır soluğuna
saçlarına kır kokusu kat
sana bu dizeleri yazarken
yirmi üç elli’yi gösteriyor saat
demleniyor gece
kendini dinliyor koğuş
biri uyukluyor dostun
biri sayıklıyor
biri boncuk işliyor hala
örüyor özlemini
vuslatını nakışlıyor
ve kirli bir aydınlıkla yanıyor lamba
çevresinde sinekler
yapış yapış bir sıcaklık havada
meme uçlarını yakıyor ter
sen her seher
tepelere dağlara çık
bağrını yele ver
ver ki serin sular serpilsin yüreğime
sonra sırtını sıvazla ak güvercinin
gagasından öp
içim bir hoş olsun ürpersin
emzirsin bebesini ana
işçi terini silsin
bizim bahtımıza ağarsın pirinç ve pamuk
çapada ve çırçırda
kendimiz için söyleyelim iş türkülerini
kuleden kuleye düdük sesleri
jandarma nöbet değiştiriyor belli ki
yanımdaki ranzada yatan yoldaş
mutlak mahpustan kaçıyordur düşünde yine
böyle diş gıcırdatıp döndüğüne göre
birden bire
irkiliyor bir başkası
sırtına sigara basılmış işkencede
zaman sessizce yol alıyor gecede
bakıyorum dört köseli gökyüzüne
içimde bir yıldız kervanı yürüyor
ay büyüyor düşündükçe seni
sazımın telleri titreşiyor
buğulanıyor aynam
özlem balkıyor gözlerimde
bir hüseyni şarkı gibi geçiyorsun gönlümden
süzülüp geliyor hayalin
bir kolum Seyhan
bir kolum Ceyhan
Çukurova’yı kucaklar gibi
kucaklıyorum seni ben
şu anda dışarıda
ılgıt bir yel esiyordur Güney’den
sevdalı Savrun suyu savruk akıyordur
yelpaze yapraklı palmiye
insana yukardan bakıyordur
ve Adana’nın yolları asfalttır artık
asfalttır ama
eski faytoncu
Boşnak Cuma
çıngırak
nal
ve taş sesleri duyuyordur düşünde hala
oysa yenilendi türküler
ve sen daha bir güzelleştin
büyüdü özlem
büyüdü aşk
çok şükür ayrılığa
sevgilim
bu bir yüzü şiirli
bir yüzü kirli
dünyada
çektiğimiz çile
gördüğümüz zulüm
ekmek ve gül içindir
ekmek ve gül kadar özledim seni
ne olur bekletme beni
çabuk gel