Geceleyin Karanlıkta
…Geceleyin karanlıkta, suya attım ben sesimi…
Ülkü Tamer’in ne güzel bir şiiridir bu. Theodorakis ve Livaneli’nin ortak çalışması olan “Güneş Topla Benim İçin” albümünde de yeralıyordu. Bir yerde okumuştum, Theodorakis ve Livaneli Ülkü Tamer’i bir yere ‘zorla’ kapatıp bu albümdeki bütün şarkı sözlerini yazdırmışlar. Ne güzel de olmuş, böyle güzel şeyler yazan insanları arasıra bir yerlere kapatmalı.
Gece, belki kendimizle en çok yalnız kaldığımız için böyle acıtıcı olabiliyor. Gece deyince de zaten ilk akla gelen “hüzün” oluyor. Yaşam koşuşturması, ekmek kavgası içinde gündüz başkalarının olurken gece kendimizin oluyoruz ve belki bu yüzden geceyi daha çok seviyoruz. Hüznünü de… Kendimizle hesaplaştığımız, kendimizle en çok konuştuğumuz. Gece, boşa koyunca dolmayan, doluya koyunca almayan. Büyük düşüncelerin, hayallerimizin sığındığı tek yer.
Gece, kitaplarımız ve biz, birlikteyiz çoğu zaman. Yazmak için de – yazmaya çalışmak diye düzelteyim – en uygun zaman dilimi. Uzun zamandır ertelenenleri kağıda dökebilmek için de gecenin gelmesini bekliyoruz. Ben de bekledim, yazmak için ve gecenin gelmesi için. Aylar sonra gece geldi. Bana da yazmak için fırsat doğdu.
Ben işte böyle bir gecede kendimle konuşmaya karar verdim.
… Ah aysız gecelerde olur ne olursa
Sırtımda bir zıpkın yarası…
—
Şiirin tamamını okumak isteyenler için:
http://blog.evinart.net/ulku-tamer-geceleyin/
Antwerpen, Aralık 2014