• Kişisel
  • Kitaplık
Ufuk Lüker
  • Ana Sayfa
  • Şiir
  • Öykü
  • Müzik
  • Sinema
  • Yazın
  • Görsel
  • Ara
  • Menu Menu
Sinema

Bin Jip (Boş Ev)

Bu yıl, 24. Uluslararası İstanbul Film Festivali’nde iki filmini birden izledik Ki-duk‘un. ‘Boş Ev‘ ve ‘Fedakar Kız‘. Yönetmenin bildik temalarını olağanüstü bir duyarlıkla beyazperdeye taşıdığı ve katıldığı hemen her festivalden ödüllerle dönen 2004 tarihli filmi ‘Boş Ev‘in kahramanı Tae-suk adlı genç bir adam. Tae-suk, gündüzleri sokak sokak gezip boş evleri tespit ediyor ve geceleri o evlere giriyor.

Amacı hırsızlık değil, tanımadığı hayatlara dokunmak. Tanımadığı insanların sahibi olduğu evlerin koltuklarında oturuyor, yataklarında uyuyor, sofralarında yemek yiyor, müzik dinliyor, resim albümlerine bakıyor. Evi terk etmezden önce de kıyı köşe temizlik yapıyor genç adam. Ev sahiplerinin kirli çamaşırlarını yıkıyor, asıyor, ufak tamiratlar yapıyor (çalmayan radyo ve duvardaki bozulmuş saat gibi mesela) kirlettiği bulaşıkları da yıkıyor tabii.

Evden çıktığı zaman mis gibi bırakıyor evi, sahiplerine. Bir gün girdiği evlerden birinde, baskıcı kocasından bezmiş, dört duvar arsında adeta tutsak hayatı yaşayan eski model Sun-hwa ile karşılaşıyor. Tae-suk ile güzel Sun-hwa, aralarındaki şaşırtıcı elektriği hemen fark ediyorlar. Sanki bu iki insan birer ruh eşi. Konuşmadan, araya kelimeler girmeden anlaşıyorlar ve beraber kaçmayı seçiyorlar, sonu belirsiz, umutsuz bir maceraya atılıyorlar. Birbirlerine büyük ve gerçek bir aşkla bağlanıyorlar.

Gizemli bir yaklaşım belki Ki-duk‘unki. ‘Bütün yalnız ve kayıp ruhlar birer boş evdir, sahibini, konuğunu bekler’ diyen yönetmen, gerçeküstü bir aşk öyküsü anlatıyor aslında.

Kelimeleri aradan çıkararak yapıyor bunu. Filmin iki kahramanından biri film boyunca tek kelime etmiyor. Diğeri ise sadece ‘seni seviyorum’ diyor. Fazla kelimeye gerek de yok zaten. Her an yanımızda olan şiddet, alışılmadık bir sükunetle iç içe mi acaba? Sevdiğimizin, o hep beklediğimizin uzandığı divana, başını koyduğu yastığa değip, onu koklamak için neler vermeyiz?

Bütün sevgiler gerçek midir? Yaşamımıza değip geçen her şey kontrolümüz altında mı? Ya yaşamlarımız? Bir yığın resmi bir albümde biriktirmemizin gerçek amacı ne? Yitip giden anların büyüsü mü aradığımız. Nefesle dolan odaların, tabakların, yatakların, dolapların gerçeküstü öyküleri mi? İlişkilerimiz sevgi dolu mu? Yaptığımız tüm eylemlerden sorumlu muyuz? Mülkiyet nedir? Anlamadan değip geçmek bu kadar kolay mı? Kaç kilodur insan ruhu? Sevdiğimizle birlikte daha mı ağırız yoksa daha mı hafif? Yoksa ‘0’ kilo mu çeker aşk?

23. Uluslararası İstanbul Film Festivali‘nin en çok sevilen filmlerinden biriydi ‘İlkbahar, Yaz, Sonbahar, Kış.‘ İnsanın yüreğine işleyen bu Güney Kore filminin yönetmeni Kim Ki-duk‘la ilk o zaman tanıştım. Daha önce çektiği bazı filmlerini izleme şansını da buldum. Genellikle toplum dışı kalmış yalnız bireylerin hikayelerini, onların zorlu hayatlarını beyazperdeye aktarıyordu Kim Ki-duk. Bunu yaparken, meselesini anlatırken yani, son derece yoğun bir tevazuyu, insana ait mükemmel gözlem ve tespitlerle birleştiriyor, uzak doğu felsefesinin kilit noktalarını hikayesine başarıyla ekliyordu. Trajik ve çarpıcı öykülerinde diyaloglar, yerini mükemmel bir görselliğe bırakıyordu. Kelimelere ihtiyacı yoktu Kim Ki-duk‘un. Kahramanlarının içindeki derin yaralar, tutulmayan sözler yüzünden azalan güvenleri, hayal kırıklıkları, belli bir bilgelikle birleşiyor ve söz kayboluyordu. Hareketler ve mimikler vardı artık. Hareketsizlik de öyle. Büyük bir dinginlik içinde doğayı, kendilerini ve dışarıdaki dünyayı dinleyen yaralı kahramanlardı Ki-duk’unkiler.

Beklenti, yalnızlık, nefret, şiddet, tutku sevgi ve aşk hakkında daha bir çok soruyu büyük bir alçakgönüllülük ve estetik içinde cevaplıyor Kim Ki-duk‘un ‘Boş Ev‘i. Sözler yerine kusursuz bir görsellikle yapıyor bunu. İnsanın yüreğinde, aklında bir şeyler bırakıyor ardından. İyi hissettiriyor. Dışarıdaki bir yığın bayağılığa rağmen, hala insan gibi hissedebildiğinizi ayrımsıyorsunuz filmden çıkınca. Kalbinizdeki ses, dudaklarınızdan dökülmeye az kala ‘boş bir ev’ mi arıyor gözünüz? Sahi hiç sevdiğinizle birlikte tartıldınız mı?

Yönetmen: Ki-duk Kim
Yapım: Güney Kore, Japonya 2004
Süre: 90 dk.
Oyuncular: Seung-yeon Lee, Hyun-kyoon Lee

(Murat Erşahin, Sinema, 26 Mayıs 2005)

Bu gönderiyi paylaş
  • Share on Facebook
  • Share on Twitter
  • Share on Tumblr
  • Mail üzerinden paylaş

Site içerisinde ara

Son Eklenenler

  • Deniz Durukan – Refik Durbaş İle
  • Ahmed Arif – Basübadelmevt
  • Ahmed Arif – Tutuklu
  • Ahmed Arif – Yurdum Benim Şahdamarım
  • Cemal Süreya – Bir Şair: Ahmed Arif

Site istatistikleri

  • 9
  • 1.863
  • 1.306
  • 9.000.058
  • 3.956.414

RSS [Kişisel] Son okuduklarım

  • Öbürküler
  • Dünya Bu Kadar
  • Sapiens: a Graphic History, Volume 1 - The Birth of Humankind
  • Kara Yarısı
  • Atta
  • Gaip
@ufukluker'i takip et

Etiketler

Sabahattin Ali Cahit Zarifoğlu Ataol Behramoğlu Nikola Vaptsarov Cahit Sıtkı Tarancı Özdemir İnce Fang Vei Teh Goethe Bilgin Adalı Oktay Taftalı Arkadaş Z. Özger Behçet Necatigil İsmail Uyaroğlu İlhami Bekir Tez Orhan Murat Arıburnu E. E. Cummings Sabahattin Kudret Aksal Cemal Süreya Hasan Biber Sennur Sezer Metin Eloğlu Attila İlhan Konstantin Simanov Özkan Mert Mehmet Başaran Tove Ditlevsen Aziz Nesin Ahmed Arif Turgut Uyar Günter Kunert Akgün Akova Sandor Forbath Müştak Erenus Vedat Türkali Süleyman Nesip Suat Vardal Seyhan Erözçelik Birhan Keskin Mehmed Kemal Nahit Ulvi Akgün Altay Öktem Berin Taşan Kenneth Rexroth Oğuz Atay Abdülkadir Budak Federico Garcia Lorca Heinz Kahlau Özdemir Asaf Cahit Irgat Cahit Külebi Lale Müldür Abdülkadir Bulut Bekir Yıldız Philippe Soupault Yannis Ritsos Adnan Özer Kemalettin Kamu Refik Durbaş Adalet Ağaoğlu Ahmet Muhip Dranas Fakir Baykurt Blas De Otero Füruğ Ferruhzad A. Kadir Feyzi Halıcı İlhan Berk Louis Macneice Jose Marti Hasan İzzettin Dinamo Mehmet Yaşin Memet Fuat Türkan İldeniz Yaşar Kemal Hilmi Yavuz Can Yücel Erdal Alova Turgay Fişekçi Fethi Giray Ercüment Behzat Lav Şükrü Erbaş Behçet Kemal Çağlar Ahmet Erhan Conrad Aiken Vecihi Timuroğlu Kahraman Altun Necati Cumalı Sandor Petöfi Bertolt Brecht Liana Daskalova Miguel Hernandez Konstantinos Kavafis Yaşar Miraç Ahmet Oktay Oruç Aruoba Edip Cansever Asım Bezirci Salah Birsel Peter Abrahams Veysel Öngören Murathan Mungan Erdal Öz Ece Ayhan Orhan Kemal Haydar Ergülen Vladimir Mayakovsky Bedri Rahmi Eyüboğlu Gabriel Celaya Vasko Popa Kemal Burkay Yılmaz Odabaşı Kutsiye Bozoklar Nicolae Dragos Cengiz Bektaş Zafer Ekin Karabay Guy de Maupassant Hasan Basri Alp Barış Pirhasan Nazım Hikmet Yi Men Paul Eluard Metin Altıok Tevfik El Zeyyad Ozan Telli Enis Batur Cevat Şakir Kabaağaçlı Halim Şefik Güzelson A. Hicri İzgören Sabri Altınel Ömer Bedrettin Uşaklı İsmet Özel Louise Gareau Des Bois Afşar Timuçin Yaşar Nabi Nayır Ziya Osman Saba Pablo Neruda Kostas Kleanthis İbrahim Karaca Fazıl Hüsnü Dağlarca Oktay Rifat Rıfat Ilgaz Ahmet Telli Behçet Aysan Cevdet Kudret Ahmet Necdet Jesus Lopez Pacheco Özge Dirik Resul Rıza Sezai Karakoç Dido Sotiriou Gülten Akın Asaf Halet Çelebi Ümit Yaşar Oğuzcan Ülkü Tamer Adnan Yücel Kerim Korcan Sinan Kukul Melih Cevdet Anday Faruk Nafiz Çamlıbel Celal Sılay Neşe Yaşın Suat Derviş Bejan Matur Vyaçeslav Ivanov Orhan Veli Kanık Ingeborg Bachmann Şükran Kurdakul Eugene Guillevic Sait Faik Abasıyanık Sun Yu-T'ang Süleyman Çobanoğlu Hasan Hüseyin Korkmazgil Yılmaz Güney Metin Demirtaş Nihat Behram Kemal Özer Suat Taşer Gülseli İnal Ahmet Ada Talip Apaydın Yorgo Seferis Enver Gökçe Arif Damar Adnan Binyazar
by Ufuk Lüker
  • 500px
  • LinkedIn
  • Youtube
Green Zone (Yeşil Bölge)Vozvrashcheniye (Dönüş)
Sayfanın başına dön