• Kişisel
  • Kitaplık
Ufuk Lüker
  • Ana Sayfa
  • Şiir
  • Öykü
  • Müzik
  • Sinema
  • Yazın
  • Görsel
  • Ara
  • Menu Menu
Sinema

Bir Penn var, Penn’den içeri

The Times’taki malum ilanla ‘Hainler’ kategorisine geçen Sean Penn’in ‘kiralık’ bir aydın olarak geçmişte yaptığı işleri bir görseniz dudağınız uçuklar!

CNN International, BBC, New York Times, Der Spiegel, The Economist derken son iki aylık sürede ‘nefretimizi’ kazanan, (oysa neredeyse hepsini ‘yakın geçmiş’e kadar saygın kabul ediyorduk) ve artık ne mal olduklarını iyice anladığımız ‘Kahpe Batı’ medyasının son üyesi de The Times oldu! Neden böyle oldukları malumunuz; ‘Gezi direnişi’ süresince doğru dürüst, pardon yanlı (bazen de ‘canlı’) yayın yaptılar, yapmayı da bir şekilde sürdürüyorlar. The Times bu sürdürme biçimine, Gezi boyunca yaşananlara itiraz eden bir grup Batılı aydının -ki içlerinde daha çok sinemacılar var- verdiği ilanı yayımlamasıyla katılmış oldu. Ondan sonrasını biliyorsunuz, hükümet kanadından Hüseyin Çelik, “Oscar’ınız var diye adam mı oldunuz” mealinde şeyler söyledi, Başbakan Erdoğan ise “Bunlar düşüncelerini, fikirlerini kiralık vermişler, yüzde 50 oyla iktidara gelmiş bir partinin liderine diktatör demeleri ahlaktan yoksun olduklarını gösteriyor, Türkiye’yi tanımadan, bilmeden böyle haberler yapıyorlar. Times da kendi sayfasını kiraya veriyor” dedi. The Times’la ilgili hissiyatımı Umur Talu, Habertürk’teki köşesinde cumartesi günü bir güzel özetledi: “Metin ‘oryantalist’ bir hava taşıyor, Gezi’deki itiraz sadece laiklikle ilgili değildi, Kazlıçeşme’ye Nürnberg benzetmesi abartılıydı. Lakin 5 kişinin ölümü, gözlerini kaybedenler, aşağılamalar, haksız gözaltılar ve tüm bu emirleri kimin verdiği konusunda ilan gayet ‘gerçekçi’ydi.” Ben Talu’nun görüşlerine şunu ekleyebilirim: Nürnberg aşamasında değiliz ama McCarthy’cilik konusunda destan yazmaya başladık bile.

Aslında bugün, The Times’taki imza sahiplerinden Sean Penn’in nasıl ‘kiralık bir adam’ olduğundan bahsedecek, geçmişte mesela ülkesi ABD’nin politikasına tepki kabilinden Haziran 2005’te İran’a giderek Tahran’da cuma namazına katılmasını, Ekim 2002’de Washington Post’a kendi cebinden (yani bunu hep yapıyormuş) 56 bin dolar ödeyerek Bakan George W. Bush’un şiddete son vermesi ve Irak’a planlı saldırıları durdurması yönünde çağrıda bulunun bir ilan vermesini, Eylül 2011’de Tahrir’de Mısır bayrağı sallayarak “gücün ordudan halka geçmesi gerekir” diyerek Mısır Askeri Konseyi karşıtı gösterilerde yer almasını, Mart 2011’de Ortadoğu problemini ele alan ve iki Filistinli kadının İsrail devleti kurulmasından sonraki hikâyesini anlatan Julian Schnabel’in ‘Miral’ adlı filminin ABD prömiyerinin İsrail’in karşı çıkmasına rağmen BM Genel Merkezi’nde yapılmasını desteklemesini, Mart 2012’de sellerden etkilenen Pakistan’da felaketzedelere battaniye, mutfak malzemesi ve diğer ihtiyaçları için dünyanın dikkatini buraya çekme çabasına girmesini, Şubat 2009’da ‘Milk’ filmindeki rolüyle ‘En iyi erkek oyuncu’ dalında Oscar alırken yaptığı konuşmada “Başta eşcinseller olmak üzere herkes için eşit haklar olmalı” dedikten sonra eşcinsel evliliklerine destek vermesini, 2010’da da Haiti’yi vuran 7.0 şiddetindeki depremden sonra kurduğu yardım örgütüyle 55 bin kişi için çadır temin etmesini, bu 400 kişilik yardım örgütünün halen yöredeki sağlık, evsizleri barındırma, yerleştirme, mühendislik, inşaat ve toplumsal gelişim konularında faaliyetini sürdürdüğünü hatırlatacaktım. Ve diyecektim ki, “İşte Sean Penn böyle kiralık, böyle şerefsiz, böyle satılık bir adamdır!” Peki diyemiyorum mu, diyorum da yarım yamalak diyorum çünkü sağ olsun dün Hürriyet’te Ahmet Hakan benden önce davranıp benzer çizgilerde bir yazıyı kaleme almış. N’apalım, ben de Radikal adına tarihe kayıt düşsün diye benzer sularda gezindim, üstelik bir ‘sinema yazarı’ olarak Penn’e ilişkin bazı hatırlatmalarda bulunmak görevimdi (Küçük bir not: 2008’de Nuri Bilge ‘Üç Maymun’la Cannes’da ‘En iyi yönetmen’ ödülüne uzanırken , ‘Jüri Başkanı’ Sean Penn’di).

Şöyle gelişmeler de muhtemel: Hükümetin tüm bu uyarılarından yeni vazifeler çıkarmaya çalışanlar olabilir ve başta David Lynch olmak üzere Sean Penn, Ben Kingsley. Susan Sarandon gibi isimlerin çektiği ve oynadığı ‘eski’ filmleri mesela bazı TV kanalları göstermez. Ya da yeni çalışmaları gösterime girdiğinde bazı gazeteler sayfalarında yer vermez ya da verir de “Bakmayın bunlara, filmlerde ‘artizlik’ yapıyorlar, gerçekte çok karaktersizdirler” şeklinde ‘not’ düşebilir. Düşebilirler mi peki, düşerler çünkü bugüne kadar yaptıkları yapacaklarının teminatıdır! Sanatçısı Necati Şaşmaz olan beni şaşırtmaz diyorum…

Uğur Vardan, Radikal

Bu gönderiyi paylaş
  • Share on Facebook
  • Share on Twitter
  • Share on Tumblr
  • Mail üzerinden paylaş

Site içerisinde ara

Son Eklenenler

  • Deniz Durukan – Refik Durbaş İle
  • Ahmed Arif – Basübadelmevt
  • Ahmed Arif – Tutuklu
  • Ahmed Arif – Yurdum Benim Şahdamarım
  • Cemal Süreya – Bir Şair: Ahmed Arif

Site istatistikleri

  • 7
  • 1.309
  • 935
  • 9.001.463
  • 3.957.424

RSS [Kişisel] Son okuduklarım

  • Kör Suikastçı
  • Öbürküler
  • Dünya Bu Kadar
  • Sapiens: a Graphic History, Volume 1 - The Birth of Humankind
  • Kara Yarısı
  • Atta
@ufukluker'i takip et

Etiketler

Bedri Rahmi Eyüboğlu Seyhan Erözçelik Faruk Nafiz Çamlıbel Şükrü Erbaş Ahmet Muhip Dranas Bekir Yıldız Cahit Zarifoğlu Sun Yu-T'ang Birhan Keskin Suat Vardal Murathan Mungan Aziz Nesin Enis Batur Bertolt Brecht Füruğ Ferruhzad Nazım Hikmet Barış Pirhasan Philippe Soupault Kostas Kleanthis Heinz Kahlau Sandor Petöfi Attila İlhan Ece Ayhan Blas De Otero Feyzi Halıcı Yaşar Kemal Lale Müldür Sandor Forbath Abdülkadir Bulut Fang Vei Teh Sennur Sezer Ahmet Oktay Vyaçeslav Ivanov A. Kadir Arif Damar Behçet Aysan Adnan Özer Yi Men Sezai Karakoç Federico Garcia Lorca Erdal Öz Vasko Popa Enver Gökçe Ziya Osman Saba İbrahim Karaca Cevat Şakir Kabaağaçlı Behçet Necatigil Fazıl Hüsnü Dağlarca Hilmi Yavuz Cahit Külebi Sait Faik Abasıyanık Nahit Ulvi Akgün Bejan Matur Liana Daskalova Sinan Kukul Asaf Halet Çelebi Ahmet Erhan Türkan İldeniz Fakir Baykurt Cahit Irgat Miguel Hernandez Ömer Bedrettin Uşaklı İlhan Berk Resul Rıza Metin Demirtaş Kemalettin Kamu Melih Cevdet Anday Kahraman Altun Goethe Oktay Taftalı Müştak Erenus Nicolae Dragos Paul Eluard Nihat Behram Konstantin Simanov Turgut Uyar Tove Ditlevsen Ercüment Behzat Lav İlhami Bekir Tez Sabahattin Ali Cemal Süreya Özge Dirik Yaşar Nabi Nayır Yannis Ritsos Ingeborg Bachmann Arkadaş Z. Özger Ahmet Telli Gülseli İnal A. Hicri İzgören Halim Şefik Güzelson Talip Apaydın Berin Taşan Metin Eloğlu Oğuz Atay Conrad Aiken Eugene Guillevic Konstantinos Kavafis Kemal Özer Ümit Yaşar Oğuzcan Ozan Telli Adnan Binyazar Asım Bezirci Sabri Altınel Altay Öktem Mehmet Başaran Zafer Ekin Karabay Cengiz Bektaş Akgün Akova Adnan Yücel Tevfik El Zeyyad Cevdet Kudret Veysel Öngören Cahit Sıtkı Tarancı Süleyman Nesip Günter Kunert Ahmet Necdet Celal Sılay Memet Fuat Oruç Aruoba Adalet Ağaoğlu Süleyman Çobanoğlu Bilgin Adalı Behçet Kemal Çağlar Rıfat Ilgaz Yorgo Seferis Yılmaz Güney Ülkü Tamer Suat Taşer Orhan Kemal Orhan Murat Arıburnu Metin Altıok Refik Durbaş Neşe Yaşın Kenneth Rexroth İsmail Uyaroğlu Louis Macneice Haydar Ergülen Dido Sotiriou Gabriel Celaya Ahmet Ada Salah Birsel Hasan Basri Alp Vladimir Mayakovsky Yaşar Miraç Abdülkadir Budak Jose Marti Özdemir İnce Fethi Giray Louise Gareau Des Bois Kerim Korcan Can Yücel Şükran Kurdakul Mehmet Yaşin Hasan Hüseyin Korkmazgil Hasan İzzettin Dinamo Guy de Maupassant Yılmaz Odabaşı Kutsiye Bozoklar Ahmed Arif Jesus Lopez Pacheco Necati Cumalı Oktay Rifat Suat Derviş Afşar Timuçin Kemal Burkay Edip Cansever Özdemir Asaf E. E. Cummings Sabahattin Kudret Aksal Vedat Türkali Orhan Veli Kanık Peter Abrahams Nikola Vaptsarov Erdal Alova Hasan Biber Gülten Akın Ataol Behramoğlu İsmet Özel Turgay Fişekçi Özkan Mert Mehmed Kemal Vecihi Timuroğlu Pablo Neruda
by Ufuk Lüker
  • 500px
  • LinkedIn
  • Youtube
AmaralFakir Baykurt İle
Sayfanın başına dön