Gegen Die Wand (Duvara Karşı)
Fatih Akın, çok kültürlülüğü değil, hepimizin bildiği bir gerçeği gösteriyor aslında: Aşk acısının milliyeti yoktur ve üstesinden gelmek için savaşmak zorundasındır.
İnsanın karşısına çıkan sorunların maddeye bürünüp yaşamı çekilmez bir hale getirmesini anlatıyor Duvara Karşı. Duvar hem iki insanın arasına giren ayrılığı hem de bizzat baştan yenik ve yitik başladıkları hayatın önlerine diktiği sorunların simgesi haline geliyor ve o iki aşık tüm benlikleriyle ona karşı amansız ve cesur bir savaşa girişiyor.
‘Temmuz’da ve ardından izlediğimiz ‘Kısa ve Acısız’la iyi bir yönetmen olduğunun ilk sinyallerini verenFatih Akın, dördüncü filmi ‘Duvara Karşı’ ile bu defa gecikmeksizin yine bizlerle. Filmografisiyle bir kıyaslamaya gidersek ‘Duvara Karşı’, ne ‘Kısa ve Acısız’ kadar gerçekçi ve sert bir film ne de ‘Temmuz’da gibi gerçeküstü ve kaderci bir anlayışa sahip. Arada değişmeyen tek şey ise yönetmenin mizansenindeki dinamik ve akıcı anlatım. Öyle görülüyor ki Fatih Akın’ın sinemadaki arayışında olgunluğa ulaştığının göstergesi ‘Duvara Karşı’.
Bir metropolde yaşayan iki insan, birisi hayata tutunacak bütün amaçlarını kaybetmiş, diğeri ailesinin yanından ayrılmak için türlü kurnazlıklar peşinde. Karşılıklı anlaşmaya dayalı ‘ticari’ bir evlilikle başlayan ilişkilerinin gelişmesi ve aşka dönüşmesi için önce acı çekmeleri gerekecek. Sevginin karşılıklı olduğunun anlaşıldığı anda bir cinayet ve mahkumiyet araya girecek ve Fatih Akın’ın deyimiyle ‘acı insanı diri tutup hayata bağlayacak’…
‘Duvara Karşı’nın hikayesi çok tanıdık gelebilir ancak ‘Ben eski Yeçilçam filmlerine bayılırım. Bu filmi de bir tür onlara saygı, gönderme olarak görebilirsiniz’ diyen Akın öyküsünün beslendiği malzemeleri açık yüreklilikle ortaya koyuyor zaten. Filmi farklı ve özel kılan, Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı‘yla ödüllendirilmesini sağlayan ise bu öykünün nasıl anlatıldığı. Fatih Akın’ın kurgudaki, oyuncu yönetimindeki, set tasarımındaki, ışıktaki; öykü dışında filme dair ne varsa onlarda uyguladığı tekniğin başarısı, Duvara Karşı’yı yakıcı, göz yaşartan, cıvık aşk filmlerinden ayırıyor. Örneğin filmin arasına serpiştirdiği Türk müziği heyetiyle izleyicinin yoğun acılarla bezenmiş bir hikayeyle özdeşleşmesini bir ölçüde kırarak filmin ‘ağırlığını’ hafifletiyor; aynı zamanda bu motifin özellikle eleştirmenler gözünde farklılık yaratacağının da bilincinde. Sibel ve Cahit’in ilk kez seviştikleri sahnede kullandığı kamera ve ses ile, karakterler arasındaki heyecanı birebir yaşatmayı başarıyor. Sibel’in rakı sofrası hazırlayışındaki canlı renkler ve dinamizmin ardından gelen durağan karelerle izleyicinin duygularıyla oynuyor.
Fatih Akın, profesyonel bir oyuncu olmayan Sibel Kekilli‘yi vücudunun her parçasını kullanarak, Birol Ünel gibi deneyimli bir oyuncunun yanında ezdirmeden oynatabiliyor. Öyle ki Sibel’in burnundaki bozukluğu bile hikayenin içerisine yediriyor. Sonuçta Kekilli ve Güven dışında başka hiçbir oyuncunun, Sibel ve Cahit karakterlerini bu kadar iyi canlandıramayacağını düşünüyorsunuz.
Yazdığı diyaloglarla Türk olarak filmi izlemekle kimliksiz biri olarak izlemek arasında gelip gidiyorsunuz; en çok da Cahit’in derdini anlatmak için İngilizce, Almanca ve Türkçe’yi aynı anda kullandığı sahnede. Yönetmen, çok kültürlülüğü değil, hepimizin bildiği bir geçeği gösteriyor aslında, aşk acısını dile dökemezsiniz ki zaten ‘kelimelerin kifayetsiz kaldığı’ andır o… Yapılan tüm yorumlara rağmen, çift kültürlülük ve Almanya’da yaşayan Türklerin hikayesini anlatmadığının ısrarla altını çiziyor Fatih Akın, ‘bu bir aşk filmidir’ diyor. Öyle dediği için ve öyle de yaptığı için alıyor zaten Altın Ayı’yı. İnsana dair bir şeyi başarılı bir şekilde anlatabildiğinde görüyor emeğinin karşılığını. Diğer taraftan da bir ders veriyor Türk yönetmenlere, başarının sadece paraya bağlı olmadığını; bir filmin başarısı için önce iyi bir öyküye sonra da o öyküyü anlatacak iyi bir yönetmenliğe ihtiyacı olduğunu gösteriyor.
Yönetmen: Fatih Akın
Yapım: Almanya, Türkiye 2004
Süre: 121 dk.
Oyuncular: Birol Ünel, Sibel Kekilli, Meltem Cumbul, Güven Kıraç
(Ender Ayna, Sinema, 15 Mart 2004)