• Kişisel
  • Kitaplık
Ufuk Lüker
  • Ana Sayfa
  • Şiir
  • Öykü
  • Müzik
  • Sinema
  • Yazın
  • Görsel
  • Ara
  • Menu Menu
Yazın

Şiir Unutmamaktır

Unutmak, ölümüdür kişinin. Şiir, unutmamaktır. Belki de en çok bunun için seviyorum şiiri. Eğer vefalı bir şiir dostu iseniz, zaman zaman benzer duygular yaşarsınız.

Yaşadığınız günler, ömrünüzde bir tortu bırakmaya başladığında; hayat karşısında kendinizin ne kadar yalnız olduğunu düşündüğünüz de olur bazen. Hele bu tortuyu anlamak, çözmek, aşmak gibi bir derdiniz varsa, onu oluşturan ayrıntılar takılır beyninize.

Yaşadıklarınız ve tanık olduklarınız, sizin bir anlamda kendinizi yeniden oluşturmanıza yardım eder. Sırtınızda, bilincinizde bu ağırlığı hissedersiniz; ancak, adını koymakta zorlanırsınız. Hayata yabancı kalmanız için her düzenek hazırdır çünkü etrafınızda.

Siz, bu düzeneği başka bir dünyaya, kendi özel dünyanıza girerek çözebileceğinizi hissedersiniz. Orada şiir vardır. Orası, kötü olana kapalıdır. Bilincinizin orada yinelenmediğinin, yenilendiğinin farkındasınız. Orası işgal edilememiş bir alandır, siz o alanı hayat ile birlikte savunursunuz. Çünkü farkındasınız artık: Biz adını nasıl koyarsak koyalım; sonuçta, birilerine göre düzenlenmiş bir hayatı yaşamak zorunda kalıyoruz. Biz… Yani, hayatın tokatını her gün yiyenler… Buna layık görülenler, böyle kalması istenenler. Toplumsal bilinç dumura uğratılmışsa, kabul etmesek bile bu kurgulanmış hayat, bizim yazgımız olmaktadır. Beylik deyimle, “Bizim buna elimiz mahkum”.
Verili hayatın dışından bihaber olan veya bu dayatma hayatın gayri insaniliğini kavramaktan uzak kaldığı için, topluma “uyumlu” sayılan insan tipi, yabancılaştırılmış bu sahte dünyanın tabanı olmaktadır. Kurulu düzen, kendi değer yargılarını hakim kılarak; kimileri için cennet, kimileri için cehennem demek olan bu ilişkileri sürdürmektedir. Çünkü o da biliyor: Bu dayatma hayatın değer yargılarıyla beslenen, onları referans alan insan, istese bile daha insani bir dünyaya varamaz. Bunları düşünürken kafan allak bullak olur belki. Kendinle söyleşmeye başlarsın. Şiirde bu kadar diretmenin ne anlama geldiğini sorarsın kendine. Şiir yazmak için beynini zonklatırcasına sözcük ve dize avcılığı yapmak yerine, miskin miskin oturup duygulu bir film müziği dinlemek gelir içinden. Ama, bir şiire ait ilk sinyaller seni kendine doğru çekmeye başladığında, ondan kurtuluşun yoktur artık. O şiiri doğuruncaya kadar, beynin meşguldür. O şiir yazılmalıdır. Sonra tekrar düşünmeye başlarsın… Kimin için yazacaksın? Kaç kişiye ulaşacaksın, kaç kişinin duygularında bir kıpırtı yaratacaksın? Oluşturulan kitle kültürüyle, düş gücü daha doğarken boğulan insanların umurunda mı senin yazdıkların? Dahası, dünyanın bir kenar mahallesi sayılan ülkemizde, senin yazdıklarına “Yazılmasa da olurdu.” mu diyecekler… Ya da sen, “Bu insanlara şiir yazılmaz.” mı diyeceksin?

Bütün bu düşüncelerden sıyrılmak da yine şiirle mümkün oluyor. Eline aldığın bir şiir kitabı, seni kendine ait o tılsımlı dünyaya çekmeye başladığında anlarsın bunu. “Hayatı bir şiirden öğrendik.” diyen Zapatist önder Marcos doğru söylüyor. Çünkü, orada yılgıya yer yok. Duygularının onarıldığını, yenilendiğini hissedersin. Şiir gibi bir şiir okuduğunda, içinde bir depreşme duyarsın. İşte o zaman anlarsın şiirin boşuna yazılmış olmadığını. O şiirler, ister milyonlara ulaşsın, ister çok dar bir alanda sınırlı kalsın… İsterse bir tek senin için olsun. Önemi yok. İnsana yazılmış ya, o yeter. Artık, o şiir hayatın şiiridir bir anlamda. Dünsüz, bugünsüz, yarınsız bir moloz yığını yerine sahte olmayan bir hayattan sinyaller göndermektedir çünkü sana. Kayıp çocuktan bir mektup gibi, İhsan’dan bir selam gibi, bir kova kül içine saklanmış köz gibi.

Kim ne derse desin; şairler, acılı evlatlarıdır hayatın. Başkalarının şöyle bir bakıp geçtiği, dikkate almadığı, doğal saydığı birçok küçük ayrıntı onu yaralar, öfkelendirir, mutlu eder. O, bakıp da görülmeyen… Duyulmayan, gözden kaçan ayrıntılardan etkilenir. Ayrıntılar ona çok şey fısıldar. Hayat bir yönüyle orada atar. Şair, o ayrıntılardan süzerek alır şiirini. Önyargılı, içten pazarlıklı, misillemeci değildir. Hayat bilincinde nasıl bir tablo oluşturuyorsa ona göre yazar. O şairdir. Şiirini “hiç kimseden hiç bir şey beklemeden” yazar. Yazdıklarını, kutsal ya da öcü sayılan hiç bir şeye tahvil etmez.

Umut edebiyatıdır bu. O, hayata ve insana müdahaledir. Eğer, toplum bir asgari müşterekte buluşturulmak isteniyorsa ve bu asgari müşterek (bazen, askeri müşterek), “en kötü”nün ifadesi oluyorsa; yazılan her şiir, bu müdahaleyi yapmak zorundadır. Hayatın emridir bu. İnsanın insana yabancılaşması, giderek insanın insana kulluğuna kapı aralıyorsa, onu perçinliyorsa; şiirin görevi, ters rüzgarları çoğaltmaktır.

(İbrahim Karaca)

Etiketler: İbrahim Karaca
Bu gönderiyi paylaş
  • Share on Facebook
  • Share on Twitter
  • Share on Tumblr
  • Mail üzerinden paylaş
Beğenebilecekleriniz:
İbrahim Karaca – Umutsuz Bir Şarkı
İbrahim Karaca – Uğurlamada
İbrahim Karaca – Ardından
İbrahim Karaca – Hasan Hüseyin Korkmazgil
İbrahim Karaca – Sen Ağlayınca
İbrahim Karaca – Ne Çıkar

Site içerisinde ara

Son Eklenenler

  • Deniz Durukan – Refik Durbaş İle
  • Ahmed Arif – Basübadelmevt
  • Ahmed Arif – Tutuklu
  • Ahmed Arif – Yurdum Benim Şahdamarım
  • Cemal Süreya – Bir Şair: Ahmed Arif

Site istatistikleri

  • 1
  • 612
  • 447
  • 9.030.424
  • 3.978.418

RSS [Kişisel] Son okuduklarım

  • Beni Seç
  • İşte Böyle Oldu
  • Kör Suikastçı
  • Öbürküler
  • Dünya Bu Kadar
  • Sapiens: a Graphic History, Volume 1 - The Birth of Humankind
@ufukluker'i takip et

Etiketler

Hilmi Yavuz Cevat Şakir Kabaağaçlı Vedat Türkali Günter Kunert Cahit Sıtkı Tarancı Ataol Behramoğlu Veysel Öngören Nikola Vaptsarov Behçet Aysan Cahit Zarifoğlu Ahmet Ada Ingeborg Bachmann Turgut Uyar İsmail Uyaroğlu Fazıl Hüsnü Dağlarca Ahmet Necdet Hasan Biber Enis Batur Salah Birsel Ömer Bedrettin Uşaklı Özkan Mert Özdemir Asaf Müştak Erenus Metin Eloğlu Suat Derviş Sinan Kukul Asaf Halet Çelebi Bilgin Adalı Şükran Kurdakul A. Kadir Yaşar Nabi Nayır Mehmet Başaran Kenneth Rexroth Aziz Nesin Cahit Külebi Vasko Popa Orhan Murat Arıburnu Eugene Guillevic Oktay Taftalı Sabri Altınel Behçet Kemal Çağlar Paul Eluard Cengiz Bektaş Oktay Rifat Oruç Aruoba Fethi Giray Ziya Osman Saba Suat Vardal Sennur Sezer Kahraman Altun Suat Taşer Ülkü Tamer Kutsiye Bozoklar Neşe Yaşın Federico Garcia Lorca Tove Ditlevsen Abdülkadir Bulut Ozan Telli Memet Fuat Enver Gökçe Ahmet Oktay Ercüment Behzat Lav Resul Rıza Abdülkadir Budak Pablo Neruda Hasan Basri Alp Nicolae Dragos Seyhan Erözçelik Louis Macneice Jose Marti Orhan Veli Kanık Turgay Fişekçi Ece Ayhan Yorgo Seferis Gülseli İnal Süleyman Çobanoğlu Mehmet Yaşin Yılmaz Güney Fakir Baykurt Arif Damar Sandor Forbath Erdal Alova Yılmaz Odabaşı Gabriel Celaya Gülten Akın Özdemir İnce Vyaçeslav Ivanov Philippe Soupault Süleyman Nesip Sabahattin Ali Orhan Kemal Kerim Korcan Hasan İzzettin Dinamo Kostas Kleanthis Miguel Hernandez Sun Yu-T'ang Celal Sılay Cevdet Kudret Blas De Otero Kemal Burkay Halim Şefik Güzelson Sait Faik Abasıyanık Can Yücel Ümit Yaşar Oğuzcan Fang Vei Teh Özge Dirik Berin Taşan Sandor Petöfi İbrahim Karaca Nihat Behram Sezai Karakoç İlhami Bekir Tez Adalet Ağaoğlu Türkan İldeniz Şükrü Erbaş Arkadaş Z. Özger Sabahattin Kudret Aksal Yi Men Nazım Hikmet Yannis Ritsos Nahit Ulvi Akgün Bertolt Brecht Goethe Vecihi Timuroğlu İsmet Özel Dido Sotiriou Füruğ Ferruhzad Asım Bezirci Konstantinos Kavafis Metin Altıok Konstantin Simanov Bedri Rahmi Eyüboğlu Lale Müldür Bejan Matur Metin Demirtaş Hasan Hüseyin Korkmazgil Ahmed Arif Necati Cumalı Erdal Öz Adnan Binyazar Edip Cansever Refik Durbaş Akgün Akova Guy de Maupassant Altay Öktem Murathan Mungan Mehmed Kemal Faruk Nafiz Çamlıbel Ahmet Telli Attila İlhan Oğuz Atay E. E. Cummings A. Hicri İzgören Yaşar Miraç Liana Daskalova Feyzi Halıcı Behçet Necatigil Conrad Aiken Cemal Süreya Vladimir Mayakovsky Adnan Yücel Tevfik El Zeyyad Ahmet Erhan Talip Apaydın Adnan Özer Melih Cevdet Anday Bekir Yıldız Cahit Irgat Rıfat Ilgaz Kemal Özer Birhan Keskin İlhan Berk Ahmet Muhip Dranas Louise Gareau Des Bois Jesus Lopez Pacheco Afşar Timuçin Peter Abrahams Haydar Ergülen Heinz Kahlau Yaşar Kemal Barış Pirhasan Zafer Ekin Karabay Kemalettin Kamu
by Ufuk Lüker
  • 500px
  • LinkedIn
  • Youtube
Vatansever Bir Şair: Şükran KurdakulUzun Şiir Kısa Şiir
Sayfanın başına dön