La Fabuleux Destin D’Amelie Poulain
Pembe fanteziler diyarında geçen ‘La Fabuleux Destin d’Amelie Poulain / Amelie’, ülkesi Fransa’da yedi milyonun üzerinde seyirci çekti ve Edinburgh, Toronto, Chicago film festivallerinde izleyici ödülleri aldı. Buna şaşmamak gerek. Zira masum düşlerin acımasız dünyaya galip geldiği ‘Amelie’, itirazı olmayanlara bir doz mutluluk enjekte ediyor ve külyutmaz geçinenleri bile baştan çıkarmayı başarıyor.
Jean-Pierre Jeunet’nin bol soslu profiterol tadındaki (herkes en sevdiği tatlıyı düşünsün) hikayesi, çok sayıda ayrıntıyı zekice bir bütünde buluşturuyor. Günümüz izleyicisinin başlıca kriterlerinden biri de zekaymış gibi gözüktüğüne göre, ‘Gerçek Paris bu kadar steril değil’, ‘Garsonluk yapan bir kız öyle güzel bir evde yaşayamaz ki’ ve benzeri mızmızlanmalara mahal vermiyor.
Jeunet’nin yeni kahramanı, filme adını veren Amelie (Audrey Tautou). Paris’in en güzel semtlerinden Montmartre’da, bir başına yaşıyor. Kafedeki garsonluk işlerinden artan zamanını, başka insanların trajedilerini hafifletecek küçük planlar kurarak geçiriyor. Kendi refahı için geliştirdiği proje yok henüz. Çünkü başkalarının hayatına dışarıdan gizlice girse de, hayatın içine bizzat karışmaktan korkuyor. Diğerlerinin mutluluğuyla tatmin olma çabası, ancak bir yere kadar idare ediyor. Onu monoton yaşamından kurtarıp bir an evvel dünyasını renklendirecek bir şeye ihtiyacı var. O şey de aşk tabii ki.
Melek aşkta gerek
Fiziğinden huyuna suyuna kadar, çevresine göre oldukça farklı kaçan Amelie’nin aşık olduğu adam da sıradan biri değil. Tanımadığı insanların beğenmeyip attıkları polaroid vesikalıklardan koleksiyon yapan, bir sex shop’ta ve ek iş olarak da lunaparktaki korku tünelinde çalışan Nino’ya kaptırıyor gönlünü. Garip takıntılarına rağmen, Nino beyaz atlı prens olabilecek biri. Filmdeki en aydınlık karakter o. Nino rolünde iyi bir oyuncu ve yönetmen olarak tanıdığımız (yine herkes en sevdiği tatlıyı düşünsün) Mathieu Kassovitz var. Jeunet filmlerinin demirbaşı Dominique Pinon da, Amelie’deki yan karakterlerden biri olarak çıkıyor karşımıza.
Jeunet, tıpkı Nino gibi bir koleksiyoncu aslında. Hayata ve insanların alışkanlıklarına dair bir sürü malzemeyi biriktirip boncuk gibi dizmiş, ‘şeker kız’ Amelie’yi de onları bir arada tutan eksen, bir anlamda o boncukları kolye yapan ip olarak almış. ‘Breaking the Waves / Dalgaları Aşmak’taki Emily Watson, Amelie karakterinin çıkış noktası olmuş. Hatta bu rol için düşünülen ilk oyuncu oymuş. Ayrıca Emily, Amelie isminin de kaynağı. Jeunet rolün şimdiki sahibi Audrey Tautou’yu bir posterde gözüne kestirmiş.
Marc Caro’yla ortak çalışmaları ‘Delicatessen / Şarküteri’ ve ‘La Cite des Enfants Perdus / Kayıp Kentin Çocukları’, dokunaklı öykülerine rağmen nesnelerin mekaniğine daha düşkündü. Jeunet, mekanizmaları en küçük parçasına kadar didikleyen o ayrıntı sarhoşu bakış açısını, nesnelerden çok duygular üzerine kaydırıyor ve ezberlediğimiz ‘sevgi yumağı’ sıkıcılığından uzak, gerçekten unutulmaz anlar yakalıyor. Zengin bir düş gücünün mahsulleri, bir bir önümüze seriliyor. Bu düşler sadece öyküdeki optimizme değil, aynı zamanda sinemaya ait düşler.
Jeunet anlattığı masalın ya da şekerle kapladığı Paris’in cazibesiyle yetinmiyor ve sinema dilinin imkanlarını da karakterlerini, öyküsünü zenginleştirecek şekilde emrine amade ediyor. Bu durumda ‘Amelie’nin süslü bir paketten çok, iyi hazırlanmış bir paket olduğunu söyleyebiliriz.
İyi hissiyat garanti
Paketin içindekilerin gerçek yaşamla örtüşmediğini ‘kurnazca’ saptayıvermek çok kolay. Seyirciyi lüzumsuz yere ütopik dünyalara özendirmekle suçlanan klasik Hollywood müzikallerinin yerine koymak da. Ancak Jeunet’nin bakış açısında, en beylik tabirle, ‘halkı uyutma’ eylemine uymayan bir şey var. ‘Amelie’nin masal dünyasındaki trajikomik kahramanlara, bir çocuğun safça beceriksizliklerine bakar gibi yaklaşıyor. ‘İkna edici’ konumundan ziyade, bizimle aynı tarafta durarak, filmdeki fanteziler dünyasına gülümsüyor. Zaten Amelie de tam olarak özdeşleşmeye uygun bir karakter değil. Özellikleri seyircinin bizzat sahip olmayı hayal etmekte zorlanacağı kadar tuhaf ve kendine özgü.
Karanlık stüdyolardan çıkarak ilk kez gerçek mekanlara açılan Jeunet’nin ‘Amelie’sindeki naiflik, bugünün katı seyircisinin bile teslim olmak isteyeceği cinsten. Çünkü sinsice kafakola almaya çalışmadan, kartlarını açık oynuyor. Üstelik eli çok iyi. Sabah seansında izleyenlere, bir günlük iyi hissiyat garanti.
Yönetmen: Jean-Pierre Jeunet
Yapım: Fransa, Almanya 2001
Süre: 122 dk.
Oyuncular: Audrey Tautou, Mathieu Kassovitz
(Yeşim Tabak, Radikal, 24 Kasım 2001)