• Kişisel
  • Kitaplık
Ufuk Lüker
  • Ana Sayfa
  • Şiir
  • Öykü
  • Müzik
  • Sinema
  • Yazın
  • Görsel
  • Ara
  • Menu Menu
Şiir

Garip İçin

Güçlüklere, bir başına da olsa, karşı koyan insan kuvvetli insan olmalı. Ben bunu yalnız kalıp da ümitsizlik içinde olduğumu hissettiğim anlarda daha iyi anladım. Bununla beraber, senelerden beri, o kadar çok zamanlar yalnız kaldım ki bu hale adeta alışır, hatta – kuvvetli olmanın gururunu duyabilmek için – zaman zaman yalnızlığı arar oldum. Şu anda gurur diye isimlendirdiğim bu his başlangıçta bir avunma yolu idi. Hayatlarının, benim gibi, ıstırapla dolu olduğunu sananlar, buna benzer bir sürü avunma çareleri bulmuşlardır. Bu çareler, o yalnız kalmış insanların, yalnızlık anlarındaki arkadaşlarıdır. Hayatın karşısında, hatta sırasında ölümün karşısında, ancak bu arkadaşların yardımı ile tutunabiliriz. Benim, yukarıda bahsettiğim gurura benzer, birkaç arkadaşım daha var. Vakit olsa da sizinle, onlar hakkında konuşabil-sem. Ne iyi olur! Ama, Garip için yazacağım bir yazıda işi dertleşmeğe dökersem belki de bana kızarsınız. Onun için, size şimdilik, bunların yalnız bir tanesinden bahsedeyim.

“Hiçbir yaptığımdan pişman olmıyacağım.” diye bir karar vermişliğiniz var mıdır? Benim vardır. Çok da faydasını gördüm. Bundan bir hayli zaman evvel böyle bir karar vermemiş olsaydım, üzüntülü günlerimin sayısı muhakkak ki daha fazla olurdu. Bu arada “1941 senesinde Garip adlı bir kitap neşretmişim” diye döğünür durur, hele onun yeniden basılmasına dünyada razı olamazdım. Garip yemden basılırken, içimde böylece “yiğitlik bende kalsın” dermişim gibi bir his var. Şiirdeki garip mefhumu üzerinde bugün bir yazı yazmağa kalksam herhalde aynı şeyleri yazmam. Ama, bundan dolayı kim beni haksız bulabilir? Onları beş sene evvel yazmıştım. Beş sene sonra da aynı şeyleri söyliyecek olduktan sonra ne diye yaşadım? O günden ölseydim olmaz mıydı? 1941 senesinde söylediklerim, 1616 senesinde 52 yaşında iken ölen Shakespeare’in, 377 yaşında söylemesi lazım gelen sözlerdi. Aynı şekilde, bundan yüz sene sonra yaşayacak bir şairin sözleri de benim yüz otuz bir yaşında düşüneceğim şeyleri anlatmalıdır.
Bir oluş, bir kendimize geliş devrindeyiz. Dilimizin, günden güne bile, ne kadar değiştiğini farketmiyorsanız benim bir bu yazıma, bir de o zamanlar neşrettiğim Garip’e bakın. Göreceksiniz ki fark çok büyük. Bu farkın bütün günahını sakın benim omuzlarıma yüklemeyin; aynı tecrübeyi, başka muharrirlerin yazıları üzerinde de tekrarlayın; işin, değişen, daha ileriye, daha güzele giden bir cemiyetin işi olduğunu anlarsınız. Bu gidişe ayak uyduramamış insanlarla da karşılaşmanız kabil. Ama her ileriye gidişte bir sürü döküntü bırakmıyor, bir sürü fire vermiyor muyuz? Hatta, çok kere, o döküntüler ayaklarımıza takılıp bizim de yolumuzda yürümemize engel olmuyorlar mı?

Yazdıkça farkediyorum; Garip’in müdafaasına kalkışmış gibi bir halim var. Garip’i kimseye karşı değil, kendime karşı müdafaa etmek isterim. Bunun, etrafımı hiçe sayışımdan geldiğini de sanmayın. Garip’i başkalarından evvel kendime karşı müdafaa etmek isteyişim, ondaki kusurları, başkalarından çok, kendim bildiğim içindir. “Benden başka bilen yoktur” demiş gibi de olmıyayım; başkalarından kasdım kitabım hakkında söz söylemiş olanlardır. Bunların içinde, üzerinde durulmağa değer, bir tek tenkid yazısı hatırlıyorum. O tenkidi yazan zat, fikirlerine gerçekten inandığım bir dostumdu. Cemiyete bağlı bir sanatın, ferdin ruhi hayatile ilgilenemiyeceğini söylüyordu. Ben ferdin ruhi hayatının cemiyetten büsbütün ayrı bir hadise olduğunu ileri sürmemiştim ki. Yoksa o dostum mu işi böyle telakki ediyor? Etmemesi lazım. Çünkü zıd nazariyelerin benim kadar uzlaştırıcı olmıyan taraftarları bile, sırasında, kendi fikirlerini karşı tarafın iddialarile tamamlıyorlar. Mesela hiçbir Freud’cü yoktur ki şuuraltına itilen temayüllerin oraya cemiyetler tarafından itildiğini, dolayısile şuuraltı dediğimiz alemin meydana gelmesinde cemiyetin pek büyük bir payı olduğunu kabul etmesin. O zaman söylememişsem şimdi söyliyeyim; şuuraltı’m bir varlık değil, bir fikrin izah için ileri sürülmüş bir mefhum diye kabul ediyorum. Hani birtakım insanların Allahı kabul etmeleri gibi.

Bu bahsi derinleştirmek isterdim. Ama söyliyeceğim sözlerin alimane olmasından korkuyorum. Şiir hakkında alimane olmadan da söylenebilecek sözler var. Fakat Garip’i yazdığım zaman, daha ziyade, garipliğin nereden geldiğini düşünmüş, şiirin kıymetleri üzerinde o kadar durmamıştım. Gerçi o kıymetleri, o vakitler, pek de bilmiyordum ya. Ama bugün öyle değil. Şiir üzerinde hem tecrübem fazla, hem bilgim. Bununla beraber o tecrübeleri, o bilgileri anlatmak bana, şu anda, o günkünden daha güç görünüyor. Daha doğrusu, anlatılmasından ziyade, anlaşılmasının güç olacağını sanıyorum. Hoş, böyle olmasa da, söyliyeceğim sözler neye yarayacak bilmem. Fikir tarihi, bir fikir madrabazlığı tarihinden başka bir şey değil. Bugüne gelinceye kadar bir sürü şeyler söylenmiş. Ama, gerçek olarak ne söylenmiş? Bir aralık, bir arkadaşım “Sanat bahislerinde aksini isbat edemiyeceğim mesele yoktur” demişti. Aksi isbat edile-miyecek mesele yoktur demek isbat edilecek mesele yoktur demektir. Mademki isbat edilecek mesele yok; ne diye düşünüyor, ne diye konuşuyor, ne diye yazıyoruz? Sanattan bahsetmek de, sanatla uğraşmak gibi, kaçınılmaz, şifa bulmaz bir hastalık mı yoksa?

(Orhan Veli Kanık, İstanbul, Nisan 1945)

Etiketler: Orhan Veli Kanık
Bu gönderiyi paylaş
  • Share on Facebook
  • Share on Twitter
  • Share on Tumblr
  • Mail üzerinden paylaş
Beğenebilecekleriniz:
Orhan Veli Kanık – Deniz Kızı
Orhan Veli Kanık – Gün Olur
Orhan Veli Kanık – Ayrılış
Orhan Veli Kanık – Eskiler Alıyorum
Orhan Veli Kanık – Birdenbire
Orhan Veli Kanık – Yalnızlık Şiiri

Site içerisinde ara

Son Eklenenler

  • Deniz Durukan – Refik Durbaş İle
  • Ahmed Arif – Basübadelmevt
  • Ahmed Arif – Tutuklu
  • Ahmed Arif – Yurdum Benim Şahdamarım
  • Cemal Süreya – Bir Şair: Ahmed Arif

Site istatistikleri

  • 10
  • 2.105
  • 1.625
  • 8.971.456
  • 3.936.373

RSS [Kişisel] Son okuduklarım

  • Dünya Bu Kadar
  • Sapiens: a Graphic History, Volume 1 - The Birth of Humankind
  • Kara Yarısı
  • Atta
  • Gaip
  • Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde...
@ufukluker'i takip et

Etiketler

Erdal Öz Ataol Behramoğlu Jesus Lopez Pacheco Abdülkadir Budak Şükrü Erbaş Vyaçeslav Ivanov Yaşar Nabi Nayır Suat Taşer Cevdet Kudret Asaf Halet Çelebi Ahmet Erhan Özdemir Asaf Ahmet Oktay Cahit Zarifoğlu E. E. Cummings Birhan Keskin Enver Gökçe Philippe Soupault Tevfik El Zeyyad Türkan İldeniz Ömer Bedrettin Uşaklı Nihat Behram Füruğ Ferruhzad Louise Gareau Des Bois Resul Rıza Pablo Neruda Federico Garcia Lorca Bekir Yıldız Seyhan Erözçelik Ahmet Necdet Goethe Oktay Taftalı Conrad Aiken Cevat Şakir Kabaağaçlı Arkadaş Z. Özger Heinz Kahlau Hasan Basri Alp Suat Vardal İlhan Berk Sabahattin Ali Hilmi Yavuz Afşar Timuçin Adnan Yücel Özdemir İnce Halim Şefik Güzelson Sennur Sezer Paul Eluard Zafer Ekin Karabay Asım Bezirci Guy de Maupassant Cahit Külebi Yaşar Kemal Yi Men Bedri Rahmi Eyüboğlu Murathan Mungan Enis Batur Sun Yu-T'ang Liana Daskalova Fazıl Hüsnü Dağlarca Hasan İzzettin Dinamo Sabahattin Kudret Aksal Mehmet Yaşin Vasko Popa Vladimir Mayakovsky Sabri Altınel Yılmaz Odabaşı Kemal Özer Ziya Osman Saba Mehmet Başaran Nicolae Dragos Metin Altıok Refik Durbaş Arif Damar Sinan Kukul Rıfat Ilgaz İsmail Uyaroğlu Orhan Veli Kanık Sezai Karakoç Memet Fuat Yannis Ritsos Günter Kunert Kenneth Rexroth Veysel Öngören Vedat Türkali Turgay Fişekçi Hasan Biber Salah Birsel Barış Pirhasan Turgut Uyar Nazım Hikmet Ingeborg Bachmann Ercüment Behzat Lav Ümit Yaşar Oğuzcan Blas De Otero Celal Sılay Edip Cansever Erdal Alova Ahmet Muhip Dranas Cemal Süreya Oktay Rifat Nikola Vaptsarov Aziz Nesin Berin Taşan Özkan Mert Ahmet Ada Ozan Telli Louis Macneice Gülten Akın Orhan Kemal Necati Cumalı Abdülkadir Bulut Neşe Yaşın Haydar Ergülen Kutsiye Bozoklar Feyzi Halıcı Suat Derviş Sandor Forbath Akgün Akova Adnan Binyazar İbrahim Karaca Kostas Kleanthis Oruç Aruoba Mehmed Kemal Fakir Baykurt Cengiz Bektaş Kerim Korcan Ece Ayhan Metin Demirtaş Talip Apaydın Kemalettin Kamu A. Hicri İzgören Sandor Petöfi Vecihi Timuroğlu Melih Cevdet Anday Jose Marti Can Yücel Fethi Giray Konstantin Simanov Hasan Hüseyin Korkmazgil Şükran Kurdakul Altay Öktem Kemal Burkay Lale Müldür Fang Vei Teh Orhan Murat Arıburnu Süleyman Çobanoğlu Miguel Hernandez Konstantinos Kavafis Tove Ditlevsen Attila İlhan Özge Dirik Cahit Irgat İlhami Bekir Tez Oğuz Atay Müştak Erenus Metin Eloğlu Nahit Ulvi Akgün Ülkü Tamer Cahit Sıtkı Tarancı İsmet Özel Yılmaz Güney Yorgo Seferis A. Kadir Yaşar Miraç Behçet Necatigil Faruk Nafiz Çamlıbel Bejan Matur Ahmed Arif Gabriel Celaya Sait Faik Abasıyanık Süleyman Nesip Ahmet Telli Kahraman Altun Bertolt Brecht Gülseli İnal Behçet Kemal Çağlar Peter Abrahams Bilgin Adalı Adalet Ağaoğlu Behçet Aysan Adnan Özer Eugene Guillevic Dido Sotiriou
by Ufuk Lüker
  • 500px
  • LinkedIn
  • Youtube
Nazım Hikmet – GüneşteAtaol Behramoğlu – Aşk
Sayfanın başına dön