• Kişisel
  • Kitaplık
Ufuk Lüker
  • Ana Sayfa
  • Şiir
  • Öykü
  • Müzik
  • Sinema
  • Yazın
  • Görsel
  • Ara
  • Menu Menu
Öykü

Sabahattin Ali – Bir Firar

İki candarma İdris’i aralarına almış götürüyorlardı.

İdris ayaklarına basamayacak haldeydi. Candarmalar çok dövmüşlerdi, fakat seke seke yürümeye çalışıyordu.

Bayram namazında İmamköy Camii’ni bastığını ve orada namaz kılanları soyduğunu en nihayet itiraf etmişti.

Halbuki böyle bir şeyden haberi bile yoktu…

Ne çare?.. Dayak bu… Her şeyi söyletir.

En aşağı yedi sene yiyecekti.

Seke seke yürüyor, ara sıra ayağı bir taşa takılıp sendeledikçe candarmaların birisi koluna yapışıyordu.

Biraz yürüdükten sonra kendisine bir de sigara verdiler…

 

Bunlar da aslında fena adamlar değildi… Fakat ne yapsınlar, vazife… Takibe çıkarken, -faili bulmadan gelirseniz gözüme görünmeyin!- diye yüzbaşı sıkı sıkı emirler vermişti. Köyü soyan çoktan kirişi kırmış olacağı için, ne yapıp yapıp fail bulmak lazımdı.

İdris de zaten kaç senedir buralarda serseri serseri dolaşıyor, binbir türlü dalaverelere girip çıkıyordu.

Birkaç kere de sigara kağıdı ve çakmaktaşı satarken yakalanmıştı.

Asıl mühimi, köylü kendisinden şikayetçiydi. İlk zamanlarda rahmetli babasının -babası köyün imamıydı- hatırını sayanlar bile onun bu hallerini görünce kaybolmasını istemeye başladılar.

İdris köyde kaldıkça candarmanın ayağı kesilmeyecekti.

Bunun için candarmalar İdris’i yakalayınca, muhtarla köy bakkalı, İdris’i vakadan bir gün evvel İmamköy tarafına giderken gördüklerini söylediler…

Bu kadarı yeterdi. Üst tarafını candarmalar söylettiler…

İdris İmamköy Camii’ni bayram namazında nasıl soyduğunu anlattı..

Şimdi İmamköyü’ne gidiyorlardı.

İdris düşünüyordu; adamakıllı dalmıştı.

Bu dakikada aklında, ne yediği dayak ne de yiyeceği yedi sene vardı. Onun zihnini büsbütün başka bir şey, başka bir düşünce dolduruyordu.

Bu düşünce ona dayaktan ve hapisten daha acı geliyordu.

Fazla işlemeye alışmamış olan kafası bir çare arıyor, bulamıyor, sıkıntısını, dışarıya fırlayan gözlerinde, yüzünün birbirine karışan sinirlerinde gösteriyordu.

Düşündüğü şey şuydu:

İdris dayak yerken, köyü soyduğunu söylemişti. İş bu kadarla bitmiyordu. Deliller de lazımdı. Bunun için paraları ve gümüş saatleri nereye koyduğunu söylemek icap ediyordu.

Ne parası? Ne gümüş saati… Hatta ne soygunu?.. Fakat söylemek lazımdı… Sopa, dipçik ve tekme dayanılır gibi değildi. Beyni kafasından fırlayacak gibi oluyordu: Ne söylesin?

-İmamköyü’nü ben soydum!- demek kolay… Fakat paralarla gümüş saatleri meydana çıkarmak zor…

Hem çok zor…

Değnekler, tekmeler, dipçikler kalkıp iniyordu. Bayılacak gibi oldu. Gözleri karardı. Elini hafifçe kaldırdı:

-Diyivereceğim!- dedi.

Candarmalar bıraktılar. Yüzüne su serptiler. Bir sigara verdiler. O zaman İdris ilk aklına gelen ismi söyledi:

-Paralar İmamköyü’nde kahveci Süleyman Ağa’da!- dedi.

Dayak kesilmişti. İdris’in de o zaman düşündüğü yalnız buydu. Fakat İmamköyü’ne doğru yola çıkınca büsbütün başka şeyler düşünmeye başladı. -Yandı garip Süleyman Ağa!- dedi

Süleyman Ağa, kendi köyünde olsun, İmamköyü’nde olsun, ona hala yardım eden bir tek kişiydi. Kahvesinde yatacak yer verir, ona nasihat falan ederdi.

Nereden aklına evvela bu zavallının ismi gelmişti?..

Şimdi candarmalar, hiçbir şeyden haberi olmayan ihtiyarı yatıracaklar ve döveceklerdi. Gebertinceye kadar döveceklerdi.

Süleyman Ağa: -Bilmiyorum!- diyecek, binbir türlü yemin edecek, fakat dayağı yiyecekti. Titrek sesiyle yalvaracak, anlatmak isteyecek, kıvrım kıvrım kıvranacak, fakat dayağı yiyecekti.

Ak sakallı ihtiyarın, sakallarından yaşlar akarak ağladığını görür gibi oldu. İhtiyarın iki kat olmuş beline tekmelerin, dipçiklerin indiğini görür gibi oldu. Beyaz, gür kaşların altında, feri kaçıp dışarı fırlayan iki gözün kendisine dikildiğini, -beğendin mi ettiğini, İdris!- demek isteyerek baktığını görür gibi oldu.

Beline tekrar bir dipçik yemiş gibi inledi.

Candarmaların biri ona yandan bir göz attı… Sonra bir sigara daha çıkarıp verdi…

İdris sigarayı göbeğinin üzerinde sallanan kelepçeli elleriyle yakalayarak ağzına götürdü. Sıkı sıkı bir iki nefes çekti.

Beş on adım daha gittiler…

Sigara İdris’in ağzından düştü…

A-ah… Bunu yapamayacaktı…

Karşıdan İmamköy görünmüştü… Evvela bir iki uyuz ağaç, sonra birkaç kerpiç ev… Beş on çıplak çocuk…

Yüz adım daha… Sonra köye geleceklerdi… Ve Süleyman Ağa.

İdris etrafına bir bakındı… Şosenin sağ tarafı fundalıktı. Candarmalara baktı: Silahları ellerinde gidiyorlardı.

Bir sıçradı, hendeğin öbür tarafına atladı, düştü, tekrar kalkarak fundalıkta koşmaya başladı. Candarmalar -şırrak- diye mekanizmaları açıp kapadılar, ondan sonra iki tok ses… Havada kısa ve keskin bir vınlama oldu, İdris olduğu yere yıkıldı.

Candarmalar yanına koştular. Ağzından ince bir çizgi halinde kan geliyordu. Gözlerini açtı: -Süleyman Ağa’nın bir şeyden haberi yok…- dedi: Başı yana düştü. Ağzından tekrar ve çok kan geldi. Tekrar gözlerini açarak: -Benim de…- dedi.

Gözlerini bir daha kapayamadan hafifçe gerildi. Olduğu yerde dimdik kaldı.

(Sabahattin Ali, 1933)

Etiketler: Sabahattin Ali
Bu gönderiyi paylaş
  • Share on Facebook
  • Share on Twitter
  • Share on Tumblr
  • Mail üzerinden paylaş
Beğenebilecekleriniz:
Sabahattin Ali – Çilli
Sabahattin Ali – Komik i Şehir
Sabahattin Ali – Gurbet Hapishanesi
Sabahattin Ali – Kafakağıdı
Sabahattin Ali – Kamyon
Sabahattin Ali – Kurtla Kuzu

Site içerisinde ara

Son Eklenenler

  • Deniz Durukan – Refik Durbaş İle
  • Ahmed Arif – Basübadelmevt
  • Ahmed Arif – Tutuklu
  • Ahmed Arif – Yurdum Benim Şahdamarım
  • Cemal Süreya – Bir Şair: Ahmed Arif

Site istatistikleri

  • 0
  • 186
  • 152
  • 8.967.602
  • 3.933.472

RSS [Kişisel] Son okuduklarım

  • Dünya Bu Kadar
  • Sapiens: a Graphic History, Volume 1 - The Birth of Humankind
  • Kara Yarısı
  • Atta
  • Gaip
  • Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde...
@ufukluker'i takip et

Etiketler

Liana Daskalova Refik Durbaş Abdülkadir Budak Ingeborg Bachmann Ahmet Telli Enis Batur Federico Garcia Lorca Kemal Özer Hasan Hüseyin Korkmazgil Heinz Kahlau Cahit Sıtkı Tarancı Cahit Irgat Erdal Öz Mehmet Yaşin Fethi Giray Memet Fuat Seyhan Erözçelik Yılmaz Güney Kerim Korcan Erdal Alova Berin Taşan Cahit Külebi Melih Cevdet Anday Resul Rıza Süleyman Çobanoğlu Cemal Süreya Füruğ Ferruhzad İsmail Uyaroğlu Fang Vei Teh Ahmet Ada Yılmaz Odabaşı Louis Macneice Miguel Hernandez Konstantinos Kavafis Özge Dirik Gülseli İnal Sennur Sezer Kahraman Altun Yannis Ritsos Yi Men Lale Müldür Mehmet Başaran Feyzi Halıcı Vyaçeslav Ivanov Müştak Erenus A. Hicri İzgören Metin Altıok İbrahim Karaca Şükran Kurdakul Salah Birsel Necati Cumalı Turgut Uyar Altay Öktem Tevfik El Zeyyad Nikola Vaptsarov Bejan Matur Can Yücel Sabahattin Kudret Aksal Nicolae Dragos Murathan Mungan Bekir Yıldız Edip Cansever Ahmed Arif Goethe Philippe Soupault Jose Marti Rıfat Ilgaz Faruk Nafiz Çamlıbel Metin Demirtaş Hasan Biber Jesus Lopez Pacheco Sandor Forbath Suat Taşer Vecihi Timuroğlu Oktay Taftalı Adnan Özer Asım Bezirci Cevat Şakir Kabaağaçlı Cahit Zarifoğlu Ülkü Tamer Blas De Otero Haydar Ergülen Yaşar Kemal Cevdet Kudret Veysel Öngören Gabriel Celaya Orhan Veli Kanık Conrad Aiken Ahmet Muhip Dranas Hasan Basri Alp Sinan Kukul Behçet Kemal Çağlar Yaşar Miraç Dido Sotiriou Turgay Fişekçi Konstantin Simanov Ümit Yaşar Oğuzcan Guy de Maupassant Oğuz Atay Bilgin Adalı Nazım Hikmet Özkan Mert İlhami Bekir Tez Eugene Guillevic Enver Gökçe Attila İlhan Suat Derviş Zafer Ekin Karabay Abdülkadir Bulut Şükrü Erbaş Asaf Halet Çelebi Sait Faik Abasıyanık Suat Vardal Adnan Yücel Ziya Osman Saba Hasan İzzettin Dinamo Kostas Kleanthis E. E. Cummings Pablo Neruda Yaşar Nabi Nayır Vedat Türkali Kutsiye Bozoklar Günter Kunert Paul Eluard Orhan Kemal Özdemir İnce A. Kadir Arif Damar Metin Eloğlu Arkadaş Z. Özger Sun Yu-T'ang Bertolt Brecht Cengiz Bektaş Süleyman Nesip Aziz Nesin Ece Ayhan Ozan Telli Celal Sılay Nihat Behram Behçet Aysan Behçet Necatigil Sabahattin Ali Özdemir Asaf İsmet Özel Adnan Binyazar Ömer Bedrettin Uşaklı Afşar Timuçin Orhan Murat Arıburnu Peter Abrahams Nahit Ulvi Akgün Talip Apaydın Kemal Burkay Ahmet Necdet Oruç Aruoba Sandor Petöfi Adalet Ağaoğlu Tove Ditlevsen Fazıl Hüsnü Dağlarca Yorgo Seferis Ataol Behramoğlu Akgün Akova Sezai Karakoç Vladimir Mayakovsky Barış Pirhasan Mehmed Kemal Sabri Altınel Hilmi Yavuz Ahmet Oktay İlhan Berk Neşe Yaşın Bedri Rahmi Eyüboğlu Halim Şefik Güzelson Kenneth Rexroth Vasko Popa Ahmet Erhan Türkan İldeniz Fakir Baykurt Oktay Rifat Birhan Keskin Ercüment Behzat Lav Kemalettin Kamu Gülten Akın Louise Gareau Des Bois
by Ufuk Lüker
  • 500px
  • LinkedIn
  • Youtube
Can Yücel – Bi Sen Eksiktin AyışığıŞair Duyarlılığı
Sayfanın başına dön