• Kişisel
  • Kitaplık
Ufuk Lüker
  • Ana Sayfa
  • Şiir
  • Öykü
  • Müzik
  • Sinema
  • Yazın
  • Görsel
  • Ara
  • Menu Menu
Öykü

Sabahattin Ali – Cıgara

Cıvık, yağmurlu bir havada Beyoğlu’nda yürüyordum. Vakit gece yarısına yaklaşmıştı. Sokaklarda sarhoşlar, barların önünde otomobiller vardı. Birkaç saçı boyalı kadın sık sık arkalarına bakarak çabuk adımlarla yürüyor, bir bekçi ile bir polis sokağın başında münakaşa ediyordu. Elektrikli ilanların önünden bir an aydınlanıp geçen iri, seyrek yağmur damlaları yere birer tükürük gibi düşüp yayılıyor, çamurlu asfaltı daha yapışkan bir hale getiriyordu.
Bir dörtyol ağzındaki genişçe bir meydanın kenarında dört beş çocuğun kavga ettiğini gördüm. Anaya avrata söven ince seslerin arasına acı bir vızıldama karışıyor, arada sırada keskin bir çığlık, boz renkli gökyüzüne doğru yükseliyordu. Biraz yaklaşınca, yalınayak, yırtık gömlekli, en büyüğü on yaşında kadar dört çocuğun, epeyden beri sürdüğü anlaşılan bir kavgayı bitirmek üzere olduklarını anladım. Biraz irice yapılı, fırlak dişli, kırmızı saçlı, çok bilmiş bakışlı bir oğlan, kendisini kolundan tutup sürüklemeye çalışan bir çocukla birlikte uzaklaşıyor, bu arada ikide bir arkasına dönüp bakıyordu. Duvarın dibinde, kaldırımın çamurlarına düşüp dağılmış beş on gazetenin yanında duran korkunç derecede sarı yüzlü, ufak, kalkık burunlu bir çocuk, burnunu elinin tersine silerek ağlıyor ve yanında kalıp yerdeki gazeteleri toplamak isteyen arkadaşının:

-Haydi, sen de topla da, artık gidelim Kemal!- diye ısrar edişine kulak asmadan, suratına dökülen açık kahverengi saçlarını eliyle iterek, beş on adım kadar uzaklaşmış olan kırmızı saçlının arkasından: -Ben sana gösteririm, orospu evladı!- diye bağırıyordu. Kırmızı saçlı bunu duyunca kolundaki arkadaşını silkelediği gibi geri koştu, korkudan büyümüş gözlerle kaçmak isteyen Kemal’i daha üç adım atmadan yakaladı, hiç telaş etmeden, sadece dişlerini sıkıp küfürler mırıldanarak, rastgele tokatlamaya başladı. Kurtulmak için çırpınan oğlan avaz avaz bağırıyor, yerden topladığı gazeteleri tekrar çamura fırlatan arkadaşı araya girip:

-Sen ona uyma, Esad ağabey, ben onu eve götürürüm!- diye kırmızı saçlıyı teskine uğraşıyor, Esad’ın arkadaşı ise, canı sıkılmış bir halde ellerini pantolonunun ceplerine sokmuş, iki üç adım uzaktan seyrediyordu.

Sokaktan, yanlarında birer karı ile geçen insanlar bu gürültüye başlarını çevirip bakıyorlar, sonra gülüşerek yollarına gidiyorlardı. Yalnız, meyhanelerde çiçek satan topal bir Rus karısı bir dükkan camekanına dayanmış, iri gözlerle çocuklara bakıyordu. Yüzünde hem dehşet, hem meraka benzeyen garip bir gerilme vardı. Ben birkaç adım ilerleyerek çocukların arasına girdim, ikisini de yakalarından tutup ayırdım, sonra kırmızı saçlıya:

-Hadi bakalım, çek arabanı, utanmıyor musun?- diye sertçe söyledim. Esad beni bir an dikkatle süzdü. Yüzüme doğru kaçamak bir göz attı. Nedense gözüne kestirememiş olacak ki, ağır ve gururlu bir eda ile yavaş yavaş uzaklaştı, fakat dört beş adım gittikten sonra başını çevirerek:

-Söyleyin o piçe de ağzını tutsun!- dedi. Yeniden küfürlere başlamak üzere olan Kemal’i susturdum. Her tarafı ıslanmış olan gazeteleri toplamak için yere eğilen arkadaşına:

-Bırak çocuğum, artık onlar bir işe yaramaz. Kaç para ise ben vereyim!- dedim. Küçük Kemal benim bu teklifime en küçük bir alaka bile göstermedi. Sadece vızıldayarak ağlıyor, anlaşılmaz küfürler mırıldanıyordu.

-Gazeteler senin mi?- diye sordum.

İlk defa olarak yüzüme baktı, ama hiç görmeyen gözlerle baktığını ve bu sırada kafasının çok başka şeylerle dolu olduğunu derhal fark ettim. Sorduğumu tekrarlayınca başıyla -Evet!- diye işaret etti, hafifçe silkinerek yakasını elimden kurtardı, kenardaki dükkanın çıkıntılı köşesine dayanarak sessizce bekledi. Öteki çocuk yerdeki gazeteleri sayıyor; ikide birde gözlerini kaldırıp beni süzüyordu. Meydan tenhalaşmıştı. Yan sokaktaki bardan hafif bir dans müziği işitiliyor, Kemal ara sıra burnunu çekiyordu. Öteki doğruldu, inanmaz gözlerle yüzüme bakarak:

-Yedi gazete amuca, kırk iki kuruş eder!- dedi. Sonra, sanki cevabımdan korkarmış gibi başını arkadaşına çevirdi:

-Hadi Kemal, gidelim artık!- dedi.

Cebimden bir elli kuruş çıkarıp uzattım:

-Kardeş misiniz?- diye sordum.

-Hayır, bir mahalleliyiz!-

-Nerede oturuyorsunuz?-

-Tophane’de!-

Parayı Kemal’in cebine koydu:

-Hadi be Kemal, aldık parayı işte… gidelim artık!..- diye ötekinin kolundan tuttu. Fakat Kemal şiddetle elini çekti, aynı vaziyette kaldı.

-Ne diye kavga ettiler? Gazete satmaktan mı?-

-Yok canım, Sulbiye yüzünden!-

-Sulbiye de kim?-

-Bizim mahallede. Önce Esad’ı dost tutuyordu. Sonra Kemal’e döndü. Öteki boyna kıza dayak atıyordu. Üç gün, beş gün, eri sonunda kız Kemal’e kaçtı…-

-Esad buna mı kızdı?-

-Geçen akşam sinemanın arkasındaki arsada üst üste yakalamış. Kızın ağzını yüzünü paçavraya çevirdi ama, Kemal kaçmış. O günden beri arkasını kovalıyordu. Bir daha konuştuklarını görürsem bıçaklarım, diyor!-

Duvara dayanıp gözlerini sokağın çamuruna, sarı ışıkların aksettiği ve iri damlaların düşüp noktaladığı pis sulara diken Kemal’e baktım, kulağının dibinde anlatılanları hiç duymamış gibi hareketsiz duruyordu. Arkadaşı onu tekrar çekelemeye başladı:

-Hadisene be Kemal… ne bekliyorsun be! Gidelim be!-

Kemal onu eliyle itti:

-Sen gideceksen git ulan! Bana karışma!-

Öteki bir an düşündü, sonra omuzlarını silkerek:

-Canın isterse!- dedi, yürüdü. Barın önünden geçerek yokuştan aşağıya doğru uzaklaştı.

Ben Kemal’e sokuldum, bir elli kuruş daha uzatarak:

-Hadi Kemal, bunu da al da git evine yat artık!- dedim.

O, parayı cebine koyduktan sonra tereddütle birkaç adım attı. Sonra kaldırımın kenarında aynı şekilde dalgın, durup beklemeye başladı.

Vakit gece yarısını çoktan geçmişti. Yağmurda adamakıllı ıslanmıştım. Çocuğun yanından uzaklaştım, karşı kaldırıma vardığım zaman, yan sokaktan gelen dans müziği sesleri kuvvetlendi. Başımı çevirince, barın ışıklı kapısı açılıp dışarıya iki sarhoş delikanlının çıktığını gördüm, birbirlerine yaslanarak sallana sallana caddeye doğru yürüdüler.

Kemal hala köşede duruyor, fakat barın kapısına dikkatle bakıyordu. Sarhoşlar uzaklaşır uzaklaşmaz oraya koştu, yere eğildi, biraz evvel çıkanların attığı bir cıgara izmaridini alıp eliyle çamurunu temizleyerek ağzına götürdü, sıkı sıkı birkaç nefes çekti, gözlerinin parladığını uzaktan görüyordum. Hızlı adımlarla benim tarafıma yürüyor, ama benim oradan kendisine baktığımı herhalde görmüyordu. Önümden geçerken eğildim, yavaşça kolunu tutarak:

-Ne o, Kemal?- dedim. -Bu yaşta cıgara mı içiyorsun?-

Yüzüme şöyle yandan bir baktı, kolunu kurtardı, sonra beni şiddetle bir kenara itip:

-Hastir ulan!- dedi, hızlı hızlı çektiği cıgaranın dumanını sert sert üfledi; gergin, çabuk adımlarla ve çıplak tabanlarının izini kaldırımın çamurlu asfaltında bırakarak, Beyoğlu’nun ışıklı, tenha sokaklarından birine daldı, kayboldu.

(Sabahattin Ali, 1945)

Etiketler: Sabahattin Ali
Bu gönderiyi paylaş
  • Share on Facebook
  • Share on Twitter
  • Share on Tumblr
  • Mail üzerinden paylaş
Beğenebilecekleriniz:
Sabahattin Ali – Bir Orman Hikayesi
Sabahattin Ali – Kızkaçıran
Sabahattin Ali – Hapishane Şarkısı IV
Sabahattin Ali – Kıyamadığım
Sabahattin Ali – Kafakağıdı
Sabahattin Ali – Arap Hayri

Site içerisinde ara

Son Eklenenler

  • Ahmed Arif – Basübadelmevt
  • Ahmed Arif – Tutuklu
  • Ahmed Arif – Yurdum Benim Şahdamarım
  • Cemal Süreya – Bir Şair: Ahmed Arif
  • Behçet Necatigil – Gece ve Yas

Site istatistikleri

  • 4
  • 12
  • 11
  • 7.952.686
  • 3.228.489

RSS [Kişisel] Son okuduklarım

  • Mutluluk
  • Güzel Dost
  • Kızıl Gökler Altında Kızıl Denizler (Centilmen Piç, #2)
  • Jules Amcam (Seçme Öyküler)
  • Zübüklüğün Sonu Yok
  • Alice Harikalar Diyarında
@ufukluker'i takip et

Etiketler

Paul Eluard Orhan Veli Kanık Sandor Forbath Vyaçeslav Ivanov Louis Macneice Refik Durbaş Ahmet Muhip Dranas Afşar Timuçin Goethe Ziya Osman Saba Ahmet Ada Cevat Şakir Kabaağaçlı Oktay Rifat Ülkü Tamer Necati Cumalı Metin Eloğlu Celal Sılay Guy de Maupassant Adnan Özer Sinan Kukul Conrad Aiken Cahit Sıtkı Tarancı Kemalettin Kamu E. E. Cummings Arkadaş Z. Özger Cemal Süreya Şükran Kurdakul Gabriel Celaya Fethi Giray Ingeborg Bachmann Mehmet Başaran Yannis Ritsos Orhan Murat Arıburnu Oruç Aruoba Özdemir Asaf Gülten Akın Edip Cansever Oğuz Atay Blas De Otero Bilgin Adalı Tevfik El Zeyyad Aziz Nesin Bekir Yıldız Haydar Ergülen Bejan Matur Şükrü Erbaş Enis Batur Oktay Taftalı Halim Şefik Güzelson Vladimir Mayakovsky Altay Öktem Fazıl Hüsnü Dağlarca Suat Vardal İbrahim Karaca Jesus Lopez Pacheco Erdal Öz Fang Vei Teh Sezai Karakoç Mehmet Yaşin Akgün Akova Kemal Özer Peter Abrahams Ümit Yaşar Oğuzcan Cahit Külebi Mehmed Kemal Kerim Korcan Philippe Soupault Sandor Petöfi Nahit Ulvi Akgün Turgut Uyar Memet Fuat Murathan Mungan Nihat Behram Ataol Behramoğlu Metin Altıok Tove Ditlevsen Müştak Erenus Ahmed Arif Kostas Kleanthis Kemal Burkay Yılmaz Odabaşı Özdemir İnce Kahraman Altun Metin Demirtaş Ece Ayhan Berin Taşan Vasko Popa Neşe Yaşın Yorgo Seferis Asım Bezirci Bertolt Brecht Can Yücel İsmail Uyaroğlu Suat Derviş Sabahattin Kudret Aksal Behçet Necatigil Fakir Baykurt Behçet Aysan Konstantin Simanov Eugene Guillevic Resul Rıza Adnan Binyazar Vedat Türkali Asaf Halet Çelebi Bedri Rahmi Eyüboğlu Ömer Bedrettin Uşaklı Hasan Hüseyin Korkmazgil Ercüment Behzat Lav Turgay Fişekçi Feyzi Halıcı Cengiz Bektaş Cahit Irgat Konstantinos Kavafis Salah Birsel Türkan İldeniz İsmet Özel Ahmet Erhan Orhan Kemal Talip Apaydın Lale Müldür Süleyman Çobanoğlu Cevdet Kudret Hilmi Yavuz Miguel Hernandez Hasan İzzettin Dinamo Yaşar Kemal Adnan Yücel Suat Taşer Ahmet Oktay Behçet Kemal Çağlar Hasan Biber Melih Cevdet Anday A. Kadir Nicolae Dragos Birhan Keskin Liana Daskalova Nazım Hikmet Seyhan Erözçelik Faruk Nafiz Çamlıbel Yılmaz Güney Sabahattin Ali Ozan Telli Heinz Kahlau Gülseli İnal Dido Sotiriou Sennur Sezer Abdülkadir Budak Süleyman Nesip Vecihi Timuroğlu Abdülkadir Bulut Federico Garcia Lorca İlhami Bekir Tez Adalet Ağaoğlu Sait Faik Abasıyanık Kenneth Rexroth Sun Yu-T'ang Pablo Neruda Barış Pirhasan Hasan Basri Alp Zafer Ekin Karabay A. Hicri İzgören Arif Damar Ahmet Telli Jose Marti Sabri Altınel Füruğ Ferruhzad Enver Gökçe Cahit Zarifoğlu Louise Gareau Des Bois Kutsiye Bozoklar Attila İlhan Rıfat Ilgaz Erdal Alova Yaşar Miraç Veysel Öngören Özge Dirik Ahmet Necdet Günter Kunert Nikola Vaptsarov Özkan Mert Yaşar Nabi Nayır Yi Men İlhan Berk
by Ufuk Lüker
  • 500px
  • LinkedIn
  • Youtube
Sabahattin Ali – Millet YutmuyorSabahattin Ali – Bahtiyar Köpek
Sayfanın başına dön