• Kişisel
  • Kitaplık
Ufuk Lüker
  • Ana Sayfa
  • Şiir
  • Öykü
  • Müzik
  • Sinema
  • Yazın
  • Görsel
  • Ara
  • Menu Menu
Öykü

Sabahattin Ali – Devlerin Ölümü

Çok, çok eski zamanlarda, bundan yüz milyonlarca yıl evvel, dünyamız henüz bilginlerin -İkinci devir- adını verdikleri çağlardayken, yeryüzünde birtakım kocaman, korkunç devler yaşamaktaydı. Bugün bildiğimiz hayvanların çoğu o zamanlar daha ortada yoktu. Canlı yaratık olarak denizlerdeki balıklar, birçok kuşlar, pek küçük bazı memeli hayvanlar ve kurbağalar vardı. Bir de bu söylediğimiz devler. Bunlar da çeşit çeşitti. Boyları sekiz on metreden tut da, yirmi beş metreye kadar olurdu. Kimisinin kalın, pul pul, sırtı dikenli derileri, küçük bir oda büyüklüğünde başları, bir adam boyu dişleri ve boynuzları, kimisinin dört beş metre uzunluğunda bir boynun ucunda küçücük başları vardı. Hemen hepsinin kuyrukları uzun, pençeleri tırnaklıydı. Sürüngen hayvanlar soyundan olan ve damarlarında sıcak kan dolaşmayan bu devler loş ormanlarda, sulak, bataklık yerlerde yaşarlar, ot, et, ne bulurlarsa yerlerdi. Tembel oldukları için çok kere karınlarını ormanlarda, sularda, su kenarlarında ölüp kalmış hayvanların leşleriyle doyururlardı. O zamanlar çoğu ağaçlarda yaşayan memelileri yakalayabilmek için arka ayaklarının üzerinde doğrulurlar, uzun boyunlarını dalların arasına uzatırlardı. Onlara kaygısız ve rahat yaşamak imkanını veren ne cesaretleri, ne de zekalarıydı. Sadece dev yaradılışlarına dayanarak etraflarını kasıp kavuruyorlardı. Bir yerde göründükleri zaman bütün canlılar ordan kaçışır, balıklar suyun derinlerine, kuşlar göğün maviliklerine, öteki hayvanlar ağaç kovuklarına, inlere dalarlardı. İlk bakışta yeryüzünün bu tembel fakat doymak bilmez, bu aptal fakat kuvvetli, bu korkak fakat zalim devlerden kurtulacağı akla bile gelmezdi. Sular onların, karalar onlarındı. İlerde zeka ve bilgisiyle bütün varlıklara hükmünü yürütecek olan insan, henüz yapraklar arasında ürkek ürkek dolaşan ve yere çekine çekine inen avuç içi kadar bir memelinin cevherinde saklıydı. Rakipsiz ve kaygısız sahip oldukları bu dünya üzerinde battal vücutlarıyla ağır ağır dolaşan, ara sıra bir leşi paylaşmak yüzünden birbirleriyle boğuşan, yirmi tonluk gövdelerini doyurup beslemekten gayri dertleri olmayan bu mahlukların ne günlerinden, ne geleceklerinden korkuları vardı. Dünya onları beslemek, onların rahat ömür sürmelerini sağlamak için kurulmuştu.
Ama yeryüzünde, hiçbir şey, ne kadar uzun ömürlü olursa olsun, sonsuz değildir. Milyonlarca sene ortalığı kasıp kavuran, uçsuz bucaksız dünyaya kayıtsız hükmeden devlerin de sonu göründü. Tabiat ve hayat şartları, önüne geçilmez sebeplerle değişmeye başladı. Bu birdenbire olmadı. Belli belirsiz kendini gösteren bir kuraklık, yine insan aklının zor kavrayacağı kadar uzun yıllarda, bu devlerin rahat, yumuşak yurtları olan bataklıkları, sulak yerleri kuruttu. Bol yapraklı loş ormanlar seyrekleşti. Yeni şartlara uymasını bilen, yaradılışları buna müsait olan mahluklar yeni yeni gelişmelerle çeşitlenirler, ürerlerken, bu canavarlar, dev vücutlarının aradığı bol rutubeti bulamayarak birer birer kırıldılar. Kuru çöllerde, bir yudum yaşlığa kavuşmak için dolaştılar, koştular, süründüler; ellerine geçirebildikleri hayvanların sıcak, kırmızı kanlarını, kendi aralarında boğazlaşıp birbirlerinin damarlarındaki renksiz, soğuk, koyu ıslaklığı içtiler. Zayıflıklarını hissettikçe, eski saltanatlarının yıkılmaya, ömürlerinin sona ermeye yüz tutuğunu anladıkça vahşilikleri arttı. Kendi yumurtalarını, kendi yavrularını bile parçalayıp yediler. Kokmuş, çamurlaşmış su birikintilerinin başında, birbirleriyle boğuşup, yüzlercesi birden öldüler.

Ama hayat durmadan akışına devam etti, yeryüzünden izleri bile silinen devlerin bir zamanlar hüküm yürüttükleri yerlerde yeni canlılar türedi, o minimini memeliler gelişti, hele onların vücutlarındaki küçücük, yumuşacık bir parça, beyin dedikleri beyaz bir yığın, gitgide kudretini artırdı. O devlerle kıyaslanınca bir solucan kadar küçük kalan bir mahluk dünyaya pençeleri, dişleriyle değil, kafasıyla hakim oldu. Bulanık hatıraları, çeşitli mahlukların on binlerce nesillik değişmelere rağmen, bilinmeyen yollardan bize kadar ulaşan bu devlerin varlıklarını bile o meydana çıkardı. Uçsuz bucaksız bir araştırma, bilme isteğiyle her yerleri kurcalayıp eşelerken, o devlerin nasılsa çürüyüp yok olmamış kalıntılarını buldu. Hayalinde onların şekillerini canlandırdı. Onlara çeşit çeşit isimler taktı. Şurdan burdan topladığı kemikleri oyuncak gibi bir araya getirdi ve seyretti.

İşte böylece, bir zamanlar kudretlerine son yokmuş gibi görünen, yeryüzünden silinip gidecekleri akla bile gelmeyen bu devlerin şimdi sadece bataklıklarda tek tük kemikleri, müzelerde iskeletleri ve masallarda korkunç, fakat zararsız hatıraları kaldı.

Çünkü hayatın durdurulmaz akışı bunu böyle istiyordu.

(Sabahattin Ali, 1946)

Etiketler: Sabahattin Ali
Bu gönderiyi paylaş
  • Share on Facebook
  • Share on Twitter
  • Share on Tumblr
  • Mail üzerinden paylaş
Beğenebilecekleriniz:
Sabahattin Ali – Son Mektup
Sabahattin Ali – Kanal
Sabahattin Ali – Melânkoli
Sabahattin Ali – Selam
Sabahattin Ali – Sırça Köşk
Sabahattin Ali – Yetmez Mi

Site içerisinde ara

Son Eklenenler

  • Deniz Durukan – Refik Durbaş İle
  • Ahmed Arif – Basübadelmevt
  • Ahmed Arif – Tutuklu
  • Ahmed Arif – Yurdum Benim Şahdamarım
  • Cemal Süreya – Bir Şair: Ahmed Arif

Site istatistikleri

  • 2
  • 173
  • 122
  • 9.023.022
  • 3.973.022

RSS [Kişisel] Son okuduklarım

  • İşte Böyle Oldu
  • Kör Suikastçı
  • Öbürküler
  • Dünya Bu Kadar
  • Sapiens: a Graphic History, Volume 1 - The Birth of Humankind
  • Kara Yarısı
@ufukluker'i takip et

Etiketler

Memet Fuat Süleyman Nesip Hasan İzzettin Dinamo İlhami Bekir Tez Sabri Altınel Ülkü Tamer İbrahim Karaca Tevfik El Zeyyad Vedat Türkali Seyhan Erözçelik Özdemir Asaf Nihat Behram Erdal Alova Berin Taşan Bedri Rahmi Eyüboğlu Cemal Süreya Fang Vei Teh Blas De Otero Ahmet Erhan Cevat Şakir Kabaağaçlı Süleyman Çobanoğlu Cengiz Bektaş Celal Sılay Lale Müldür Ece Ayhan Ziya Osman Saba Ercüment Behzat Lav Neşe Yaşın Abdülkadir Budak Ahmet Telli Kahraman Altun Feyzi Halıcı Necati Cumalı Guy de Maupassant Metin Demirtaş Aziz Nesin Kostas Kleanthis Tove Ditlevsen Hasan Basri Alp Ahmed Arif Vyaçeslav Ivanov İsmet Özel Attila İlhan Yılmaz Odabaşı Orhan Kemal Birhan Keskin Kerim Korcan Yorgo Seferis Fethi Giray Ataol Behramoğlu Fazıl Hüsnü Dağlarca Jesus Lopez Pacheco Adnan Özer Hilmi Yavuz Sennur Sezer Can Yücel Cahit Sıtkı Tarancı Nahit Ulvi Akgün Bekir Yıldız Abdülkadir Bulut Murathan Mungan Suat Vardal Adalet Ağaoğlu Kemal Burkay Sait Faik Abasıyanık Kemalettin Kamu Gülseli İnal Suat Taşer Peter Abrahams Goethe Hasan Biber Ahmet Oktay Ahmet Necdet Sabahattin Kudret Aksal Barış Pirhasan Şükrü Erbaş Asım Bezirci Altay Öktem Sun Yu-T'ang Halim Şefik Güzelson Pablo Neruda Vladimir Mayakovsky Melih Cevdet Anday Talip Apaydın Eugene Guillevic Kutsiye Bozoklar Liana Daskalova Enver Gökçe Nicolae Dragos Turgay Fişekçi Sandor Petöfi Sandor Forbath Edip Cansever Behçet Necatigil Füruğ Ferruhzad E. E. Cummings Mehmed Kemal Dido Sotiriou Vasko Popa Zafer Ekin Karabay Cevdet Kudret Konstantinos Kavafis Cahit Zarifoğlu Ozan Telli Şükran Kurdakul Türkan İldeniz A. Kadir Gülten Akın İlhan Berk Rıfat Ilgaz Turgut Uyar Adnan Binyazar Asaf Halet Çelebi Oğuz Atay Oktay Taftalı Louise Gareau Des Bois Gabriel Celaya Yaşar Nabi Nayır Yannis Ritsos Metin Altıok Oktay Rifat Heinz Kahlau Mehmet Başaran Nikola Vaptsarov Salah Birsel Federico Garcia Lorca Conrad Aiken Özge Dirik Ömer Bedrettin Uşaklı Ümit Yaşar Oğuzcan Ahmet Muhip Dranas Kemal Özer Ahmet Ada Suat Derviş Oruç Aruoba Arkadaş Z. Özger Fakir Baykurt A. Hicri İzgören Cahit Külebi Metin Eloğlu Enis Batur Erdal Öz Bertolt Brecht Sezai Karakoç Akgün Akova Cahit Irgat Haydar Ergülen Yılmaz Güney Adnan Yücel Bejan Matur Faruk Nafiz Çamlıbel Vecihi Timuroğlu Kenneth Rexroth Yi Men Özkan Mert Jose Marti Sabahattin Ali Özdemir İnce Nazım Hikmet Afşar Timuçin Resul Rıza Yaşar Kemal Behçet Aysan Miguel Hernandez Behçet Kemal Çağlar Bilgin Adalı Philippe Soupault Refik Durbaş Louis Macneice Sinan Kukul Günter Kunert İsmail Uyaroğlu Orhan Murat Arıburnu Müştak Erenus Arif Damar Mehmet Yaşin Konstantin Simanov Veysel Öngören Paul Eluard Yaşar Miraç Orhan Veli Kanık Ingeborg Bachmann Hasan Hüseyin Korkmazgil
by Ufuk Lüker
  • 500px
  • LinkedIn
  • Youtube
Sabahattin Ali – Bir Aşk MasalıSabahattin Ali – Dekolman
Sayfanın başına dön