• Kişisel
  • Kitaplık
Ufuk Lüker
  • Ana Sayfa
  • Şiir
  • Öykü
  • Müzik
  • Sinema
  • Yazın
  • Görsel
  • Ara
  • Menu Menu
Yazın

Ahmed Arif Üzerine

“Hasretinden Prangalar Eskittim” kitabıyla şiir dünyamızda eşsiz bir yeri olan Ahmed Arif’in onuncu ölüm yıldönümü (2 Haziran) geride kaldı. Geride kalmayan, onun şiiri, “zaman”dan bağımsız, sanki bin yıl önce yazılmış, sanki bugün yazılmış gibi canlı, güçlü şiiri.. “Hasretinden Prangalar Eskittim” kitabı ilk kez 1968’de yayımlandı (Cem Yayınevi). Ölümünden önce 28. baskısı, bir o kadar da korsan baskısı vardı…
 

Bu kitabın içindeki 20 şiir, benim için hep bir bütündü. Bir destandı. Doğu Anadolu’nun, Doğu Anadolu İnsanının, hem doğanın hem yörenin doğasının destanı… Ahmed Arif’in kendi yaşadıklarından, gözlemlerinden, ama aynı zamanda zengin halk şiirinden, türkülerden, destanlardan, halk deyişlerinden beslenen bir şiir… Çetin, amansız, yiğit, cehennem yürekli, kuş yürekli, çatal yürekli, narin, sert, filinta, duru su gibi yalın, gürül gürül çağlayarak akan, ezikliğine, horlanmışlığına, zulme karşı, umutla direnen ve direnmeye çağıran sevdalı mı sevdalı bir şiir..

Çocukluğun izleri

Kendini “Ve ben şairim / Namus işçisiyim yani / Yürekişçisi” diye tanımlayan Ahmed Arif, Diyarbakırlıydı (Doğumu 1927). İlkokulu Siverek’te okudu… Babası Arif Hikmet Bey nahiye müdürüydü ve sürekli eşkıya takibindeydi. Sonra Diyarbakır ve Urfa’da ortaokul. Baba, Harran’da kaymakamdır. Türkülerle, seslerle, rüzgara tutulmuş renklerle, birbiriyle yarışan atlarla, geçit törenleri, bayramlarla, düğünlerle, aşiret kavgaları, kan davaları, eşkıya olaylarıyla atbaşı giden bir çocukluk..

O günlerden kaldı:

Kirveyiz, kardeşiz, kanla bağlıyız
Karşıyaka köyleri, obalarıyla
Kız alıp vermişiz yüzyıllar boyu,
Komşuyuz yaka yakaya
Birbirine karışır tavuklarımız
Bilmezlikten değil,
Fıkaralıktan
Pasaporta ısınmamış içimiz
Budur katlimize sebep suçumuz,
Gayrı eşkiyaya çıkar adımız
Kaçakçıya
Soyguncuya
Hayına…

Kirvem hallarımı aynı böyle yaz
Rivayet sanılır belki
Gül memeler değil
Domdom kurşunu
Paramparça ağzımdaki…

Afyon Lisesi’ni bitirdiğinde şiir yazıyordu… Sene, 1940 ya da 41. “Seçme Şiir Demeti” dergisinde bir şiiri yayımlandığında, (hem de Neyzen Tevfık’in şiiriyle aynı sayfada!) ve de karşılığında on lira aldığında dünyalar onun oldu. “Şiirden para geldi mi çok işe yarardı. Ekmek almaya yarardı. Yatılıydım ve ekmek karneyleydi.’

Sonra askerlik, İstanbul’da. Sonra Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü, Ankara’da… İlk tutuklanması 1948’de. “Palmiro” adlı bir şiiri yüzünden. Tam da Dışişleri Bakanlığı’nın açtığı sınavı kazanmış, dışarı yollanacakken… Serbest kaldığında Danıştaya başvurdu. Merkez Bankasında bir iş verdiler. Hem çalışıyor hem okuyordu

Zulüm ve sevda

Derken “Büyük Av”. 1951’de bir gecede “solcular”ı toplayıverdiler…Sonra zulüm, sonra işkence, yine işkence, yine işkence…

”Para toplayıp koministlere dağıttığıma dair benden imza istiyorlardı. Ben de vermiyordum… Hiç unutmam, Fethi Olcay savcıydı, beraatimi istedi, ‘Ülke çocuklarına böyle davranılmaz’ diyordu… Nelerden yargılanmıyordum ki, Amerika’ya küfretmekten bile…”

(Bu yazıda kullandığım, Ahmed Arif’ in sözleri, kendisiyle 1988 sonunda yaptığım çok geniş bir röportajdan. ”Dostuna yarasını gösterir gibi” bir sohbetten… Yaşadığı baskıyı, zulmü, işkenceyi ve hapisten çıktıktan sonra bunların bıraktığı izleri konuşmamaya sonsuz özen gösteriyordu. Zulmü, acıyı, işkenceyi, baskıyı ben onun yüzünde, gözlerinde okuyordum. İstemeden de olsa bu konu açıldığında, hemen ekliyordu: ”işkence gören tüm çocuklardan özür dilerim.

Toplam 38 ay yattı hapiste. ”Ama önemli değil” diye geçiştirmeye çalışacak ve ”Sabıkalı değildim” diye ekleyecekti. O günlerden kaldı ”Unutamadığım” şiiri.

Açardın,
Yalnızlığımda
Mavi ve yeşil,
Açardın.
Tavşan kanı, kınalı – berrak.
Yenerdim acıları, kahpelikleri…

Gitmek,
Gözlerinde gitmek sürgüne.
Yatmak,
Gözlerinde yatmak zindanı
Gözlerin hani?

“To be or not to be” değil.
“Cogito ergo sum” hiç değil…
Asıl iş, anlamak kaçınılmaz’ı,
Durdurulmaz çığı
Sonsuz akımı.

İçmek,
Gözlerinde içmek ayışığını.
Varmak,
Gözlerinde varmak can tılsımına.
Gözlerin hani?

Canımın gizlisinde bir can idin ki
Kan değil sevdamız akardı geceye,
Sıktıkça cellad,
Kemendi…

Duymak,
Gözlerinde duymak üç – ağaçları
Susmak,
Gözlerinde susmak,
Ustura gibi…
Gözlerin hani?

Ve o günlerden kaldı:

Terketmedi sevdan beni,
Aç kaldım, susuz kaldım,
Hayın, karanlıktı gece,
Can garip, can suskun,
Can paramparça…
Ve ellerin, kelepçede,
Tütünsüz, uykusuz kaldım,
Terketmedi sevdan beni..

”Hasretinden Prangalar Eskittim” kitabındaki her şiirinde, Ahmed Arif’in zulme, işkenceye karşı sevdayı büyüterek direndiğine tanık oluyoruz. Sevgiliye duyulan hasretle, daha adil bir toplum düzenine duyduğu özlemi bütünler bu şiirlerde.

Hapisten çıktığında işe almadılar. ”Hangi işe girsem, polisler peşimdeydi, beni kovduruyorlardı…

Sevdanın coğrafyası

”Üsküdar’dan bu yana lo kimin yurdu / He canım…” diye kükreyen Ahmed Arif, Anadolu aşığıdır. Şiirinde vatanın coğrafyasını çizerken, aynı zamanda sevdanın coğrafyasını da çizer.

‘Toros, Anti-Toros ve Asi Fırat / Tütün, pamuk, buğday ovaları ve çeltikler” …”Hamavrat Suyu, Dicle, Mengene Dağı, Harran Ovası, Hozat, Diyarbekir Kalesi”… ”Munzur, Şahmurat Suyu”… ”Karacadağ, Zozan”… Ve elbet Çukurova..

Dostuna yarasını gösterir gibi
Bir salkım söğüde su verir gibi
Öyle içten
Öyle derin
Türkü söylemek
Küfretmek,
Çukurova yiğidine mahsustur.

Anadolu insanının acılarını ve sevinçlerini, gücünü ve güçsüzlüğünü, emeğini ve alın terini, korkularını ve umutlarını öylesine yoğun yaşar ki nerede olursa olsun asla yalnız değildir:

Bir ufka vardık ki artık
Yalnız değiliz sevgilim.
Gerçi gece uzun,
Gece karanlık
Ama bütün korkulardan uzak.
Bir sevdadır böylesine yaşamak,
Tek başına
Ölüme bir soluk kala,
Tek başına
Zindanda yatarken bile,
Asla yalnız kalmamak.

Şafakları ben balığa çıkarım
Akan akmayan sularda
Benim, bütün tezgahlarda paydosa giden
Bir bahar akşamı dünyada.
Ben dört duvar arasında değilim
Pirinçte, pamukta ve tütündeyim,
Karacadağ, Çukurova ve Cibalide.

Zehirli kör yılanları
Ve sıtmasıyla
Gün yirmidört saat insan avında
Karacadağda çeltikler.
Bir kız çocuğunun gözyaşı gibi
– Ayak bileklerinde bir dizi boncuk,
Sol omzunda nazarlık,
Dağ başında unutulmuş üşümüş,
Minicik bir aşiret kızının –
Damla-damla, berrak olur pirinci.
Kamyonlarla, katır kervanlarıyla
Beyler sofrasına gider…

Çukurovam,
Kundağımız, kefen bezimiz
Kanı esmer, yüzü ak.
Sıcağında sabır taşları çatlar,
Çatlamaz ırgadın yüreği.
Dilerse buluttan ak,
Köpükten yumuşak verir pamuğu.
Külhan, kavgacıdır delikanlısı,
Ünlü mahpusanelerinde Anadolumun
En çok Çukurovalılar mahpustur,
Dostuna yarasını gösterir gibi,
Bir salkım söğüde su verir gibi,
Öyle içten
Öyle derin,
Türkü söylemek, küfretmek,
Çukurova yiğidine mahsustur…

Tütünü bilir misin?
“Kız saçı” demiş zeybekler,
Su içmez her damardan,
Yerini kolay beğenmez,
Üşür
Naz eder,
Darılır
İki parmak arasında kıyılmış,
Bir parçası var kalbimin
İncecik, ak kağıtlara sarılır,
Dar vakit yanar da verir kendini.
Dostun susan dudağına…

Sokaklardan,
Kıyılardan,
Gök mavisinden,
Ekmeğinden,
Canevinden ayrı düşmeye
Yani bütün hasretlerin kahrına
Ve zehrine çaresiz kalmaların,
İlk nefesi Hızır gibi yetişir
Cibalide sarılan cıgaranın…

Tütün isçileri yoksul,
Tütün işçileri yorgun,
Ama yiğit
Pırıl – pırıl namuslu.
Namı gitmiş deryaların ardına
Vatanımın bir umudu…

‘‘Dört yanım puşt zulası” der, ”Şifre buyurmuş bir paşa / Vurulmuşum hiç sorgusuz, yargısız” der… Ve Anadolu’yla, Anadolu insanıyla bütünleşen Ahmed Arif sorar: ”Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır / Anadolu’yum ben / Tanıyor musun?”

Son konuşmamızda ”Şiir, bana sevinç, mutluluk vermiyor. İçinde boğulacağım acılar veriyor…” demişti. “Ama eğer şiirlerim, düşünceler ve yürekler arasında bir ilişki, bir bağ kuruyorsa, o zaman mutlu oluyorum” diye eklemişti.

Evet onun şiiri hala bu ilişkiyi, bu bağı kuruyor. Çünkü ülkemde özlem, hasret eskimiyor, zulüm ve işkence eksilmiyor, prangalar eskimiyor.

(Zeynep Oral, Cumhuriyet, 7 Haziran 2001)

Etiketler: Ahmed Arif
Bu gönderiyi paylaş
  • Share on Facebook
  • Share on Twitter
  • Share on Tumblr
  • Mail üzerinden paylaş
Beğenebilecekleriniz:
Cemal Süreya – Bir Şair: Ahmed Arif
Ahmed Arif İle
Ahmed Arif – Rüstemo
Ahmed Arif – Leylim Leylim
Ahmed Arif – Otuz Üç Kurşun
Ahmed Arif – Diyarbekir Kalesinden Notlar ve Adiloş Bebenin Ninnisi

Site içerisinde ara

Son Eklenenler

  • Deniz Durukan – Refik Durbaş İle
  • Ahmed Arif – Basübadelmevt
  • Ahmed Arif – Tutuklu
  • Ahmed Arif – Yurdum Benim Şahdamarım
  • Cemal Süreya – Bir Şair: Ahmed Arif

Site istatistikleri

  • 1
  • 207
  • 174
  • 8.972.113
  • 3.936.865

RSS [Kişisel] Son okuduklarım

  • Dünya Bu Kadar
  • Sapiens: a Graphic History, Volume 1 - The Birth of Humankind
  • Kara Yarısı
  • Atta
  • Gaip
  • Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde...
@ufukluker'i takip et

Etiketler

Fethi Giray A. Hicri İzgören Tove Ditlevsen Konstantin Simanov Ziya Osman Saba Edip Cansever Oktay Rifat Sinan Kukul Ahmet Telli Miguel Hernandez Sennur Sezer Feyzi Halıcı Ömer Bedrettin Uşaklı Enis Batur Bilgin Adalı Yaşar Kemal Günter Kunert Blas De Otero Heinz Kahlau Orhan Kemal Vasko Popa İbrahim Karaca Yi Men Eugene Guillevic Arif Damar Vedat Türkali Türkan İldeniz Can Yücel Kutsiye Bozoklar Mehmed Kemal Cahit Sıtkı Tarancı Özkan Mert Özge Dirik Hilmi Yavuz Birhan Keskin Süleyman Nesip Cahit Irgat Vladimir Mayakovsky Cevdet Kudret Enver Gökçe Nihat Behram Veysel Öngören Suat Taşer Dido Sotiriou Müştak Erenus Abdülkadir Budak Paul Eluard Ahmet Necdet Kemal Özer Kenneth Rexroth Melih Cevdet Anday Celal Sılay Afşar Timuçin Fakir Baykurt Sandor Petöfi Louise Gareau Des Bois Erdal Alova Asaf Halet Çelebi Vecihi Timuroğlu Yannis Ritsos Sandor Forbath Lale Müldür Bejan Matur Cemal Süreya Tevfik El Zeyyad Vyaçeslav Ivanov Resul Rıza Yaşar Nabi Nayır Conrad Aiken Cahit Zarifoğlu Özdemir İnce Pablo Neruda Yılmaz Güney Rıfat Ilgaz Hasan Basri Alp Kemalettin Kamu Necati Cumalı Salah Birsel Jose Marti Hasan Biber Faruk Nafiz Çamlıbel Adnan Yücel Asım Bezirci Bedri Rahmi Eyüboğlu Mehmet Başaran Fazıl Hüsnü Dağlarca Haydar Ergülen Kerim Korcan Orhan Murat Arıburnu Metin Eloğlu Jesus Lopez Pacheco Akgün Akova Nicolae Dragos Gülseli İnal Ahmed Arif Guy de Maupassant A. Kadir Adalet Ağaoğlu Kemal Burkay Turgay Fişekçi Şükran Kurdakul Ümit Yaşar Oğuzcan Turgut Uyar Altay Öktem Arkadaş Z. Özger İlhami Bekir Tez Ataol Behramoğlu Sabahattin Kudret Aksal Fang Vei Teh Ahmet Oktay Adnan Binyazar Nikola Vaptsarov Refik Durbaş Yaşar Miraç Louis Macneice Sezai Karakoç Gabriel Celaya Ahmet Muhip Dranas Sun Yu-T'ang İlhan Berk Hasan Hüseyin Korkmazgil Adnan Özer Attila İlhan İsmet Özel Aziz Nesin Oktay Taftalı Suat Derviş Philippe Soupault Peter Abrahams Şükrü Erbaş E. E. Cummings Halim Şefik Güzelson Mehmet Yaşin Federico Garcia Lorca Murathan Mungan Zafer Ekin Karabay Erdal Öz Cevat Şakir Kabaağaçlı Bertolt Brecht Oruç Aruoba Seyhan Erözçelik Suat Vardal Yılmaz Odabaşı Metin Altıok Sabri Altınel Nazım Hikmet Kahraman Altun Sait Faik Abasıyanık Gülten Akın Ülkü Tamer Cengiz Bektaş Berin Taşan Talip Apaydın Barış Pirhasan Ozan Telli Metin Demirtaş Cahit Külebi Memet Fuat Oğuz Atay Süleyman Çobanoğlu Goethe Abdülkadir Bulut Behçet Kemal Çağlar Behçet Necatigil Sabahattin Ali Ahmet Ada Yorgo Seferis Konstantinos Kavafis Ingeborg Bachmann Orhan Veli Kanık Ercüment Behzat Lav Özdemir Asaf Bekir Yıldız İsmail Uyaroğlu Ece Ayhan Kostas Kleanthis Nahit Ulvi Akgün Füruğ Ferruhzad Behçet Aysan Hasan İzzettin Dinamo Neşe Yaşın Liana Daskalova Ahmet Erhan
by Ufuk Lüker
  • 500px
  • LinkedIn
  • Youtube
Özdemir Asaf ÜzerineSennur Sezer – Asım Bezirci Üzerine
Sayfanın başına dön