• Kişisel
  • Kitaplık
Ufuk Lüker
  • Ana Sayfa
  • Şiir
  • Öykü
  • Müzik
  • Sinema
  • Yazın
  • Görsel
  • Ara
  • Menu Menu
Sinema

Gegen Die Wand (Duvara Karşı)

Fatih Akın, çok kültürlülüğü değil, hepimizin bildiği bir gerçeği gösteriyor aslında: Aşk acısının milliyeti yoktur ve üstesinden gelmek için savaşmak zorundasındır.

İnsanın karşısına çıkan sorunların maddeye bürünüp yaşamı çekilmez bir hale getirmesini anlatıyor Duvara Karşı. Duvar hem iki insanın arasına giren ayrılığı hem de bizzat baştan yenik ve yitik başladıkları hayatın önlerine diktiği sorunların simgesi haline geliyor ve o iki aşık tüm benlikleriyle ona karşı amansız ve cesur bir savaşa girişiyor.

‘Temmuz’da ve ardından izlediğimiz ‘Kısa ve Acısız’la iyi bir yönetmen olduğunun ilk sinyallerini verenFatih Akın, dördüncü filmi ‘Duvara Karşı’ ile bu defa gecikmeksizin yine bizlerle. Filmografisiyle bir kıyaslamaya gidersek ‘Duvara Karşı’, ne ‘Kısa ve Acısız’ kadar gerçekçi ve sert bir film ne de ‘Temmuz’da gibi gerçeküstü ve kaderci bir anlayışa sahip. Arada değişmeyen tek şey ise yönetmenin mizansenindeki dinamik ve akıcı anlatım. Öyle görülüyor ki Fatih Akın’ın sinemadaki arayışında olgunluğa ulaştığının göstergesi ‘Duvara Karşı’.

Bir metropolde yaşayan iki insan, birisi hayata tutunacak bütün amaçlarını kaybetmiş, diğeri ailesinin yanından ayrılmak için türlü kurnazlıklar peşinde. Karşılıklı anlaşmaya dayalı ‘ticari’ bir evlilikle başlayan ilişkilerinin gelişmesi ve aşka dönüşmesi için önce acı çekmeleri gerekecek. Sevginin karşılıklı olduğunun anlaşıldığı anda bir cinayet ve mahkumiyet araya girecek ve Fatih Akın’ın deyimiyle ‘acı insanı diri tutup hayata bağlayacak’…

‘Duvara Karşı’nın hikayesi çok tanıdık gelebilir ancak ‘Ben eski Yeçilçam filmlerine bayılırım. Bu filmi de bir tür onlara saygı, gönderme olarak görebilirsiniz’ diyen Akın öyküsünün beslendiği malzemeleri açık yüreklilikle ortaya koyuyor zaten. Filmi farklı ve özel kılan, Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı‘yla ödüllendirilmesini sağlayan ise bu öykünün nasıl anlatıldığı. Fatih Akın’ın kurgudaki, oyuncu yönetimindeki, set tasarımındaki, ışıktaki; öykü dışında filme dair ne varsa onlarda uyguladığı tekniğin başarısı, Duvara Karşı’yı yakıcı, göz yaşartan, cıvık aşk filmlerinden ayırıyor. Örneğin filmin arasına serpiştirdiği Türk müziği heyetiyle izleyicinin yoğun acılarla bezenmiş bir hikayeyle özdeşleşmesini bir ölçüde kırarak filmin ‘ağırlığını’ hafifletiyor; aynı zamanda bu motifin özellikle eleştirmenler gözünde farklılık yaratacağının da bilincinde. Sibel ve Cahit’in ilk kez seviştikleri sahnede kullandığı kamera ve ses ile, karakterler arasındaki heyecanı birebir yaşatmayı başarıyor. Sibel’in rakı sofrası hazırlayışındaki canlı renkler ve dinamizmin ardından gelen durağan karelerle izleyicinin duygularıyla oynuyor.

Fatih Akın, profesyonel bir oyuncu olmayan Sibel Kekilli‘yi vücudunun her parçasını kullanarak, Birol Ünel gibi deneyimli bir oyuncunun yanında ezdirmeden oynatabiliyor. Öyle ki Sibel’in burnundaki bozukluğu bile hikayenin içerisine yediriyor. Sonuçta Kekilli ve Güven dışında başka hiçbir oyuncunun, Sibel ve Cahit karakterlerini bu kadar iyi canlandıramayacağını düşünüyorsunuz.

Yazdığı diyaloglarla Türk olarak filmi izlemekle kimliksiz biri olarak izlemek arasında gelip gidiyorsunuz; en çok da Cahit’in derdini anlatmak için İngilizce, Almanca ve Türkçe’yi aynı anda kullandığı sahnede. Yönetmen, çok kültürlülüğü değil, hepimizin bildiği bir geçeği gösteriyor aslında, aşk acısını dile dökemezsiniz ki zaten ‘kelimelerin kifayetsiz kaldığı’ andır o… Yapılan tüm yorumlara rağmen, çift kültürlülük ve Almanya’da yaşayan Türklerin hikayesini anlatmadığının ısrarla altını çiziyor Fatih Akın, ‘bu bir aşk filmidir’ diyor. Öyle dediği için ve öyle de yaptığı için alıyor zaten Altın Ayı’yı. İnsana dair bir şeyi başarılı bir şekilde anlatabildiğinde görüyor emeğinin karşılığını. Diğer taraftan da bir ders veriyor Türk yönetmenlere, başarının sadece paraya bağlı olmadığını; bir filmin başarısı için önce iyi bir öyküye sonra da o öyküyü anlatacak iyi bir yönetmenliğe ihtiyacı olduğunu gösteriyor.

Yönetmen: Fatih Akın
Yapım: Almanya, Türkiye 2004
Süre: 121 dk.
Oyuncular: Birol Ünel, Sibel Kekilli, Meltem Cumbul, Güven Kıraç

(Ender Ayna, Sinema, 15 Mart 2004)

Bu gönderiyi paylaş
  • Share on Facebook
  • Share on Twitter
  • Share on Tumblr
  • Mail üzerinden paylaş

Site içerisinde ara

Son Eklenenler

  • Deniz Durukan – Refik Durbaş İle
  • Ahmed Arif – Basübadelmevt
  • Ahmed Arif – Tutuklu
  • Ahmed Arif – Yurdum Benim Şahdamarım
  • Cemal Süreya – Bir Şair: Ahmed Arif

Site istatistikleri

  • 5
  • 387
  • 265
  • 8.981.119
  • 3.943.350

RSS [Kişisel] Son okuduklarım

  • Dünya Bu Kadar
  • Sapiens: a Graphic History, Volume 1 - The Birth of Humankind
  • Kara Yarısı
  • Atta
  • Gaip
  • Bangır Bangır Ferdi Çalıyor Evde...
@ufukluker'i takip et

Etiketler

Vasko Popa Conrad Aiken Fethi Giray Adnan Binyazar Konstantin Simanov Nihat Behram Refik Durbaş Sandor Forbath Edip Cansever Birhan Keskin Kostas Kleanthis Asaf Halet Çelebi Seyhan Erözçelik Guy de Maupassant Oruç Aruoba Feyzi Halıcı Cevdet Kudret Hasan Basri Alp Ahmet Erhan Sandor Petöfi İsmet Özel Zafer Ekin Karabay Tevfik El Zeyyad Suat Derviş Turgay Fişekçi Fang Vei Teh Fazıl Hüsnü Dağlarca Türkan İldeniz Cemal Süreya Can Yücel Mehmed Kemal A. Kadir Cahit Külebi Vladimir Mayakovsky Arif Damar Blas De Otero Heinz Kahlau Attila İlhan Lale Müldür Goethe Sezai Karakoç Cahit Zarifoğlu İlhami Bekir Tez Behçet Kemal Çağlar Ziya Osman Saba Yılmaz Güney Mehmet Yaşin Veysel Öngören Ahmet Ada İlhan Berk Philippe Soupault Memet Fuat Arkadaş Z. Özger Sinan Kukul Talip Apaydın Gülseli İnal Louise Gareau Des Bois Günter Kunert Yaşar Nabi Nayır Cevat Şakir Kabaağaçlı Vyaçeslav Ivanov İbrahim Karaca Ercüment Behzat Lav Asım Bezirci Şükrü Erbaş A. Hicri İzgören Kemal Burkay Müştak Erenus Yannis Ritsos Afşar Timuçin Yaşar Kemal Mehmet Başaran Altay Öktem Kemal Özer Bilgin Adalı Paul Eluard Ece Ayhan Hasan Biber Abdülkadir Budak Gülten Akın Hilmi Yavuz Yorgo Seferis Füruğ Ferruhzad Ümit Yaşar Oğuzcan Sabahattin Kudret Aksal Ahmed Arif Dido Sotiriou Kemalettin Kamu Aziz Nesin Kerim Korcan Liana Daskalova Şükran Kurdakul Louis Macneice Nahit Ulvi Akgün Abdülkadir Bulut Sun Yu-T'ang İsmail Uyaroğlu Bejan Matur Federico Garcia Lorca Suat Vardal Yi Men Eugene Guillevic Pablo Neruda Ahmet Muhip Dranas Nazım Hikmet Murathan Mungan Metin Eloğlu Özdemir Asaf Ahmet Oktay Metin Demirtaş Vecihi Timuroğlu Ozan Telli Melih Cevdet Anday Erdal Alova Peter Abrahams Salah Birsel Cengiz Bektaş Özge Dirik Sabri Altınel Özdemir İnce Cahit Irgat Akgün Akova Özkan Mert Hasan Hüseyin Korkmazgil Ahmet Telli Berin Taşan Gabriel Celaya Orhan Veli Kanık Jose Marti Neşe Yaşın Nicolae Dragos Konstantinos Kavafis Bekir Yıldız Celal Sılay Metin Altıok Yaşar Miraç Behçet Necatigil Adalet Ağaoğlu Kenneth Rexroth Sait Faik Abasıyanık Tove Ditlevsen Cahit Sıtkı Tarancı Süleyman Nesip Ingeborg Bachmann Ataol Behramoğlu Jesus Lopez Pacheco Orhan Murat Arıburnu Oktay Rifat Rıfat Ilgaz Necati Cumalı Vedat Türkali Hasan İzzettin Dinamo Sabahattin Ali Kahraman Altun Orhan Kemal Ahmet Necdet Sennur Sezer Ülkü Tamer Bedri Rahmi Eyüboğlu Turgut Uyar Yılmaz Odabaşı Bertolt Brecht Adnan Özer Halim Şefik Güzelson Fakir Baykurt Erdal Öz Behçet Aysan Miguel Hernandez Adnan Yücel Faruk Nafiz Çamlıbel Ömer Bedrettin Uşaklı Oktay Taftalı E. E. Cummings Süleyman Çobanoğlu Suat Taşer Kutsiye Bozoklar Enis Batur Resul Rıza Haydar Ergülen Oğuz Atay Barış Pirhasan Nikola Vaptsarov Enver Gökçe
by Ufuk Lüker
  • 500px
  • LinkedIn
  • Youtube
Cidade De Deus (Tanrıkent)Death Proof (Ölüm Geçirmez)
Sayfanın başına dön