• Kişisel
  • Kitaplık
Ufuk Lüker
  • Ana Sayfa
  • Şiir
  • Öykü
  • Müzik
  • Sinema
  • Yazın
  • Görsel
  • Ara
  • Menu Menu
Yazın

Mendilimde Kan Sesleri

erdal öz, cezaevinden çıktıktan sonra cansever’le görüşmek ve ahmet abi’nin kim olduğunu öğrenmek ister.

bir fırsatını bulur, doğruca kapalıçarşı’ya, cansever’in antikacı dükkanına gider. cansever, her zamanki gibi, basık tavanlı üst kattaki çalışma masasının başındadır. kapalıçarşı’dan bebek’e geçerler. cam kıyısında bir masaya otururlar. balık, salat, rakı.. erdal öz’ün çok özel bir soru sorucağının farkındadır. sözü döndürüp dolaştırıp “mendilimde kan sesleri“‘ne getirir. şiirden bölümler okur. cansever, hem şaşırır, hem sevinir.

bir ara bu ahmet abi’nin kim olduğunu sorar. muzipçe güler. “tanımak ister misin?” der. “deli misin?” karşılığını verir. hesabı isterler. “kalk, seni ahmet abi’ye götüreceğim.” der. “şimdi mi?” “kalk!” der. kalkarlar. cansever, küçük bir motor kiralar. motorcu’ya, “göksu’ya götür bizi” der.

boğazı, hiç konuşmadan motorun patpatlarıyla geçerler. iki yanlı yalıların arasından göksu koyuna girerler. iskeleye yanaşırlar. atlarlar motordan. cansever, ahmet abi’yi sorar.

“bugün hiç görünmedi. evindedir.” der, kayıkçılardan biri.

yürürler. dik bir yokuşu tırmanırlar. yokuşun tam tepesinde alçak taş duvarlı küçük bir avlunun önünde dururlar.

avluda kocaman beyaz bir sandal.. avlununun ötesinde de küçücük tek katlı sıradan bir ev.. “ahmet abi” diye seslenir cansever. kapıdaki zile basar. avlunun içindeki küçük evin kapısı açılır. bir hanım çıkar kapıya. “ahmet abi evde mi?” der cansever. kadın, cansever’i tanır. “edip, canım, sen misin?” deyip gelir, kapıyı gıcırtıyla açar, sarılır cansever’e. “gelin gelin, ahmet evde” der. içeriye, “ahmet, bak kim geldi!” diye seslenir.

karşılarında uzunca boylu, yapılı, yanık yüzlü ahmet abi belirir. sarılırlar. cansever, erdal öz’le ahmet abi’yi tanıştırır. ahmet abi, onları bahçeye buyur eder. “durun hele!” der, içeri almaz onları. girip iskemlelerle çıkar gelir. “hanım, hemen bir masa hazırla!” diye seslenir. az sonra toprak avluda küçük tahta bir masanın başındadırlar. önce rakıyla su gelir. üç beyaz bardağı havaya kaldırıp tokuştururlar. karısı, tez elden masayı beyaz peynirle, domatesle, salatayla donatıverir. erdal öz, aklına gelen şu dizeleri okur:

“ve sana ahmet abi / uzaktan uzaktan domates peynir keserdi sanki / sofranı kurardı / elini bir suya koyar gibi kalbinden akana koyardı..”

ahmet abi, heyecanlanır. “yav, kimsin sen arkadaş, tanıtsana kendini!” der. o zaman, erdal öz’ün cezaevinden yeni çıktığını, uçak kaçırma suçuyla uzun süre hapis yattığını, denizlerle buluştuğunu, onlarla buluşup notlar aldığını anlatır cansever. ahmet abi’nin, erdal öz’e bakışı bir anda değişir. güveni artar. konu, denizlere, sonra mahirlere gelir. mahir çayan’la hüseyin cevahir, cezaevinden kaçmış, sonra maltepe’de kıstırılmıştır. cevahir, acımasızca öldürülmüş, çayan ağır yaralanmıştır. kızıldere’ye ölmeye gider gibi giden çayan’ın ölümüyle iyice sarsılmıştır. söz, kızıldere’ye, mahir’e gelince ahmet abi öfkelenir. “eşşoğlu eşekler!” der. “var mıydı, o kadar yakışıklı ölmek yani? o cezaevinden kaçmayı başardınız. ulan ne diye mahalle aralarında dolaşıp saklanırsınız. ulan, burada ahmet abi’niz ne güne duruyor? gelecektiniz, bulacaktınız ahmet abi’nizi, sonrası kolaydı. ahmet abi’niz atacaktı sizi takasına, ver elini karadeniz. ne asker yakalardı sizi ne polis. kurtulacaktınız. ne diye apartman aralarında kabadayılık yaptınız? takır takır taradılar sizi! yazık değil mi ulan bizlere? içimiz kan ağlıyor şimdi.”
erdal öz, ahmet abi’nin gözlerinde beliren iki damla yaşı hiç unutmaz.

ahmet abi, 1951’de tkp tutuklamalarında hapis yatmış, çıktıktan sonra da her 1 mayıs gözaltına alınmış, bir “eski tüfek”tir. cansever, ahmet abi’yi çiçek pasajı’nda bir içki sofrasında tanımış, hem anlattıklarından hem kişiliğinden çok etkilenmiş ve onu şiirine taşımıştır. mendilimde kan sesleri, bir kavga şiiri değil, genç ölümlerden artakalan yaranın etkili bir biçimde aktarıldığı bir ağıttır. darmadağın edilen gencecik insanların adına yazılan mendilimde kan sesleri, “sosyalist gerçekçi” bir şiir de değildir. o günlerde ve sonraları, içinde “deniz, mahir ulaş” sözcüklerinin sıkça geçtiği “sosyalist gerçekçi” pek çok şiir yazılır; ancak bunlardan hiçbiri cansever’in şiiri kadar, okurun içini acıtmaz.

(Sıddık Akbayır, Ot)

Şiiri okumak için:

https://blog.ufuk.io/edip-cansever-mendilimde-kan-sesleri/

Bu gönderiyi paylaş
  • Share on Facebook
  • Share on Twitter
  • Share on Tumblr
  • Mail üzerinden paylaş

Site içerisinde ara

Son Eklenenler

  • Deniz Durukan – Refik Durbaş İle
  • Ahmed Arif – Basübadelmevt
  • Ahmed Arif – Tutuklu
  • Ahmed Arif – Yurdum Benim Şahdamarım
  • Cemal Süreya – Bir Şair: Ahmed Arif

Site istatistikleri

  • 7
  • 28
  • 27
  • 8.991.216
  • 3.950.191

RSS [Kişisel] Son okuduklarım

  • Öbürküler
  • Dünya Bu Kadar
  • Sapiens: a Graphic History, Volume 1 - The Birth of Humankind
  • Kara Yarısı
  • Atta
  • Gaip
@ufukluker'i takip et

Etiketler

Cevat Şakir Kabaağaçlı Pablo Neruda Miguel Hernandez Eugene Guillevic Zafer Ekin Karabay Turgut Uyar Ülkü Tamer Ahmet Ada Orhan Kemal Refik Durbaş Kemal Burkay Bertolt Brecht Veysel Öngören Fang Vei Teh Ahmet Telli Yılmaz Odabaşı Goethe Salah Birsel Memet Fuat Faruk Nafiz Çamlıbel Şükrü Erbaş Hasan Basri Alp Nahit Ulvi Akgün Altay Öktem Yılmaz Güney Süleyman Çobanoğlu Asım Bezirci Abdülkadir Budak Hasan Biber Ahmet Erhan Necati Cumalı Arkadaş Z. Özger Nicolae Dragos Nazım Hikmet Cevdet Kudret İlhan Berk Melih Cevdet Anday Füruğ Ferruhzad İlhami Bekir Tez Bilgin Adalı Ercüment Behzat Lav Kenneth Rexroth Sabri Altınel Talip Apaydın Fazıl Hüsnü Dağlarca Özdemir İnce Vecihi Timuroğlu Yi Men Sabahattin Kudret Aksal Oktay Rifat Metin Altıok Metin Eloğlu Suat Taşer Adnan Binyazar Ece Ayhan Enver Gökçe Ahmet Muhip Dranas Fakir Baykurt Celal Sılay Cahit Irgat Cemal Süreya Abdülkadir Bulut Behçet Kemal Çağlar Hasan İzzettin Dinamo Neşe Yaşın Türkan İldeniz Nikola Vaptsarov Sinan Kukul Murathan Mungan Vasko Popa Özge Dirik Barış Pirhasan A. Kadir Vedat Türkali Asaf Halet Çelebi Jose Marti Seyhan Erözçelik İbrahim Karaca Kerim Korcan Şükran Kurdakul Hilmi Yavuz Bekir Yıldız Blas De Otero Orhan Veli Kanık Vladimir Mayakovsky Paul Eluard Kemalettin Kamu Resul Rıza Halim Şefik Güzelson Yaşar Miraç Müştak Erenus Oktay Taftalı Rıfat Ilgaz Cengiz Bektaş Kemal Özer Metin Demirtaş Birhan Keskin Bedri Rahmi Eyüboğlu Behçet Aysan Haydar Ergülen Günter Kunert Gabriel Celaya Erdal Alova Ziya Osman Saba Guy de Maupassant A. Hicri İzgören Kostas Kleanthis Attila İlhan Akgün Akova İsmet Özel Konstantinos Kavafis Vyaçeslav Ivanov Mehmet Başaran Özkan Mert İsmail Uyaroğlu Peter Abrahams Hasan Hüseyin Korkmazgil Sait Faik Abasıyanık Adnan Özer Louise Gareau Des Bois Fethi Giray Federico Garcia Lorca Süleyman Nesip Adnan Yücel Suat Derviş Gülseli İnal Yannis Ritsos Oğuz Atay Feyzi Halıcı Mehmet Yaşin Cahit Külebi Sezai Karakoç Aziz Nesin Ahmed Arif Tevfik El Zeyyad Orhan Murat Arıburnu Yaşar Nabi Nayır Erdal Öz Suat Vardal Behçet Necatigil Dido Sotiriou Afşar Timuçin Yaşar Kemal E. E. Cummings Ahmet Oktay Bejan Matur Cahit Zarifoğlu Jesus Lopez Pacheco Adalet Ağaoğlu Sandor Forbath Lale Müldür Berin Taşan Sennur Sezer Oruç Aruoba Kahraman Altun Ahmet Necdet Konstantin Simanov Gülten Akın Cahit Sıtkı Tarancı Kutsiye Bozoklar Ümit Yaşar Oğuzcan Can Yücel Ozan Telli Turgay Fişekçi Heinz Kahlau Louis Macneice Sandor Petöfi Ataol Behramoğlu Ömer Bedrettin Uşaklı Arif Damar Liana Daskalova Nihat Behram Mehmed Kemal Ingeborg Bachmann Edip Cansever Tove Ditlevsen Yorgo Seferis Sabahattin Ali Özdemir Asaf Enis Batur Conrad Aiken Philippe Soupault Sun Yu-T'ang
by Ufuk Lüker
  • 500px
  • LinkedIn
  • Youtube
Edip Cansever – YangınJagten (Onur Savaşı)
Sayfanın başına dön