Sen Şarkılarını Söyle: Adı Bilinmeyen Adam
Coen Kardeşler, Sen Şarkılarını Söyle’de Bob Dylan’ın ilk albümünün çıkmasından birkaç ay öncesine, 1961 kışının en soğuk günlerine uzanıyorlar. Anlatacak onca şey varken, onların yaptığı tutunamayan bir folk şarkıcısının ve Ulysses adlı bir kedinin peşine düşmek.
Sen Şarkılarını Söyle’nin (Inside Llewyn Davis, 2013) sonlarına doğru bir sahne var. Beklediği çıkışı bir türlü gerçekleştiremeyen, bestelerini son bir ümit ünlü Gate of Horn kulübünün işletmecisi Bud Grossman’a dinletmeye niyetlenen folk şarkıcısı Llewyn Davis (Oscar Isaac), soğuk bir kış gecesinde, New York-Chicago karayolunun bir noktasında, tuhaf yol arkadaşlarıyla mola verdikleri lokantanın tuvalet duvarında uyduruk bir yazıya rastlar: “Ne yapıyorsun sen?” Klozette otururken sıkılan herhangi biri tarafından öylesine karalanmış olan bu alelade sözün Llewyn’e bir aydınlanma yaşattığını söylemek abartılı olur belki; fakat genç adamın bir an için durup düşündüğüne ve içinde bulunduğu durumun absürdlüğünü iliklerine kadar hissettiğine şüphe yoktur. Beş parasızdır, kalacak yeri yoktur, bir yerlerde bir çocuğunun olduğunu öğrenmiştir ve sırf arabada boş yer var diye, pek de düşünmeden gitarını alıp tanımadığı insanlarla yola düşmüştür. Gittiğinde Gate of Horn’u bulabilecek midir, Bud Grossman onu dinlemeye ikna olacak mıdır, olsa bile müziğini beğenecek midir? Beğense bile bu, Llewyn’in önündeki bütün o kapalı kapıları mucizevi bir biçimde açmaya yeter mi? Tüm bu soruların cevapları belirsizdir elbette. Tuvaletteki bu geçici içe bakış ânı birkaç saniye sonra yan kabinden gelen gümbürtüyle kesintiye uğrar ve tuhaf yolculuk, Llewyn’i bir sonraki hayal kırıklığına taşımak üzere kaldığı yerden devam eder.
Yazının devamı için: Berke Göl, Altyazı, 23 Mart 2021