Özdemir Asaf – Yalın
Her seven Sevilenin boy aynasıdır. Sevmek Sevilenin o aynaya bakmasıdır.
This author has not written his bio yet.
But we are proud to say that ufuk@ contributed 1896 entries already.
Her seven Sevilenin boy aynasıdır. Sevmek Sevilenin o aynaya bakmasıdır.
Yaşamak şakaya gelmez, büyük bir ciddiyetle yaşayacaksın bir sincap gibi mesala, yani, yaşamanın dışında ve ötesinde hiçbir şey beklemeden, yani, bütün işin gücün yaşamak olacak Yaşamayı ciddiye alacaksın, yani, o derece, öylesine ki, mesala, kolların bağlı arkadan, sırtın duvarda, yahut, kocaman gözlüklerin, bembeyaz gömleğinle bir laboratuvarda insanlar için ölebileceksin, hem de yüzünü bile görmediğin insanlar […]
yırtarak geçiyor kalbimizden hayatı da törpüleyen zaman şuramızda birşey var acıya benzer umuda benzer böyle günlerde hayat hem acıya, hem acıya benzer gün ölümle başlatıyor hayatı her şafak taze bir ölünün üstünde doğuyor her sabah ölümü anlatıyor gazeteler sol köşede ölümü kutsallaştıran bir fotoğraf yeni bir cinayetin röntgenini çıkartıyor gövdeme beynim sabırla keskin iğdişliyor haber […]
Kış geliyor elim yaprak altında es ey bad-ı semen çatlak bedenime çarp kalbimi harmanla gencelmiş tarih kabartmalarının haklılığı aşkına beni kendime gebe bırak kış geliyor otobüs ne kalabalık yaslan bana yeryüzü ağacı dikili gövdenin üretkenliği için çıldırtan bir gübre mi arıyorsun kökünü toprağımda dene kış geliyor koru gövdemi pardösüm ağzıma konacak kışlarım nerde tutsana elimi […]
Satarsın gözlerinin dikkatini, ellerinin nurunu, bir lokma bile tatmadan yoğurursun bütün nimetlerin hamurunu. Büyük hürriyetinle çalışırsın el kapısında, ananı ağlatanı Karun etmek hürriyetiyle hürsün! Sen doğar doğmaz dikilirler tepene, işler ömrün boyunca durup dinlenmeden yalan değirmenleri, büyük hürriyetinle parmağın şakağında düşünürsün vicdan hürriyetiyle hürsün! Başın ensenden kesik gibi düşük, kolların iki yanında upuzun, büyük hürriyetinle […]
Ben, bizden olan bütün insanların dostu Adı, haritalarda bile bulunmayan Bir köyündenim Anadolu’nun. Güzel şeylere hasrettir memleketim, Güzel şeylere hasret bu dünya Yıllardır, kanda ve ateşte mısralarım Yanan şehirlerin, Ağır tankların tekerlekleri arasında. Biliyorum, Yaylım ateşlere girilmiştir gönlümüzce Pasifik kıyılarından Volga’ya kadar. Benim arzumanım kaldı Hürriyet boylarında tank oynatanlarda. Bütün kıtalarda Tulu arzda, islam içinde, […]
kara teller ak telleri dövende sevdanı yüreğine kuşat al sesimi vur kanının gümbürtüsüne zamanıdır dağları delmenin, Ferhat dağların başı yaslı Ferhat’ın sevdası kan ağlar yüreğin sağlam, bileğin güçlü Ferhat istesen dağlar dağlar… ateşi üfle Ferhat körüğü iyi kullan bu can bunca hasretine dayanır soludukça içimde sevdan sevdan ki bir yakıcı kuştur yüreğimde gümbürder zulme karşı […]
Meydan yerinde kampana vurdu. Nerdeyse koğuşların kapıları kapanır. Bu sefer hapislik uzun sürdü biraz: 8 yıl… Yaşamak ümitli bir iştir, sevgilim. Yaşamak: Seni sevmek gibi ciddi bir iştir.
Okulda, anladıkça başaracaksın. Yaşamda, başardıkça anlayacaksın. Gelecek mutlu-mutsuz, inanmasan da; Gözlerin yaşardıkça anlayacaksın.
Yaşar Miraç şiirimizin en özgün seslerinden biri. 1970’li yıllarda başlayan şiir serüveni hızını hiç düşürmeden devam ediyor. Yaşar Miraçla şiirinin başlangıcından bu yana gelen bir söyleşi gerçekleştirdik. Herkes sizi Trabzonlu Delikanlı adlı ilk kitabınızla tanıdı. 1979’a gelene kadar nasıl bir şiir geçmişiniz oldu? İlkokul üçte, on yaşındayım, ilk şiir denemelerimi defterlerime yazmaya başladım. “Bayburtlu Şaban” […]
13 Kasım 1918 tarihinde General Franchet komutasındaki İtilaf orduları İstanbul’a girdiler. I. Emperyalist Paylaşım Savaşı’na ittihatçıların liderliğinde sürüklenen Osmanlı, Alman emperyalizminin çıkarları için yüzbinlerce insanını kırdırdıktan sonra yenik düşmüş, teslim olmuştu. Sultan hükümetinin iktidarı biçimsel varlığını sürdürse de, İngiliz-Fransız emperyalizminin uşağı durumuna gelmiş; yenilgiyi kabullenemeyen, işgale boyun eğmeme yanlısı olan, gerek ordu, gerekse bürokrasi içindeki kesimlere […]
Yaşamının otuz yılını şiire adamış ve bu adamışlığın ifadesi olarak yüzlerce şiir yazmış bir şairi tanımlamak, toplumsal-siyasal tablo içinde belirli bir yere oturtmak, şair hakkında genel ve kesin yargılara ulaşmak neredeyse imkansız gibi. On iki kitapla okura sunulan yüzlerce şiirden bazılarını ele alarak yapılan tanımlamalar yüzeysel olmaya yazgılıdır. İşte bu yüzeyselliklerden birkaç örnek: ‘Cansever’de […]
Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim Ve ben çekip giderem bir nehir akıp gider Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir Solarken albümlerde çocuklar ve askerler Yüzün bir kır çiçeği gibi usulca söner Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir Yan yana uzanırdık […]
Ağlamak Bazı acılarda yetmez Bazı ölümlere Örtüsüdür bazı acıların Örter, örtülmez Savunur bir süre Ağlayanlar sevinmeli Sevin ağlıyabiliyorsan Acılar art arda dinmeli Durur bir nöbetçi gibi Durur bir bekçi gibi Zamana gülmeli-gülmeli. Sevin ağlıyabiliyorsan Unutmanın kardeşidir ağlamak Uyur uyanır yatağında duyguların Düşüncenin kucağında hep çocuktur Ağlamak.
çocuktur aşk, küçük sürgünüm bir avuç gökyüzüdür. öylesine güzelsin ki beni sen soydun bir çiçeğe su verir gibi. usulca ensenden öptüm seni usulca, bozulup dağılıyor topuzun karnın, kolların ipince düşüyorsun. aşk ki küçük dağ köyleridir diyordum, yüzünle çıktığım. uzat ellerini, küçük sürgünüm uzat bana el eledir çünkü aşkla ölüm.
Ne zaman seni düşünsem Bir ceylan su içmeye iner Çayırları büyürken görürüm. Her akşam seninle Yeşil bir zeytin tanesi Bir parça mavi deniz Alır beni. Seni düşündükçe Gül dikiyorum elimin değdiği yere Atlara su veriyorum Daha bir seviyorum dağları.
Başın öne eğilmesin, Aldırma gönül, aldırma; Ağladığın duyulmasın, Aldırma gönül, aldırma… Dışarda deli dalgalar Gelip duvarları yalar; Seni bu sesler oyalar, Aldırma gönül, aldırma… Görmesen bile denizi, Yukarıya çevir gözü: Deniz gibidir gökyüzü; Aldırma gönül, aldırma… Dertlerin kalkınca şaha Bir küfür yolla Allaha… Görecek günler var daha; Aldırma gönül, aldırma… Kurşun ata ata biter; Yollar […]
ellerini aç ve bak avuçlarına soğumadan anısı şahin aydın’ın ey gece bastırmadan evine dönüp de kol demirini vurdu mu kapısının ardında güvenlikte duyan kendini! ey “ölüm nereden ve nasıl gelirse gelsin” diyenlere övgüyle yüreğini açan, ama kendi içinde boğan kendi sesini, gücünü başkasının gücüne katmayan sana sesleniyorum, bak avuçlarına! kışkırtmasın diye daha azgın günleri kaygıyı […]
Sen herşeyi süpürebilirsin sonbaharı süpüremezsin, Yalnızsa, sürekli bir sonbaharı süpürür hep… Düşünemezsin. Yanar sobasında yalnız’ın üşüyen bakışları. Lambasında karanlığa dönük bir ışık titrer sönük-sönük. Penceresi dışına kapanmıştır, kapısı içine örtük. Yalnız, bin yıl yaşar kendini bir an’da. Yalnız’ın nesi var, nesi yoksa tümü birdenbire’dir. Yalnız, bir ordudur kendi çölünde.. Sonsuz savaşlarında hep yener, kendi ordusunu. […]
Bu bir türkü: – toprak çanaklarda güneşi içenlerin türküsü! Bu bir örgü: – alev bir saç örgüsü! kıvranıyor kanlı kızıl bir meş’ale gibi yanıyor esmer alınlarında bakır ayakları çıplak kahramanların! Ben de gördüm o kahramanları, ben de sardım o örgüyü, ben de onlarla güneşe giden köprüden geçtim! Ben de içtim toprak çanaklarda güneşi. Ben de […]
biliyorum matarada su torbada ekmek ve kemerde kurşun değil şiir ama yine de matarasında su torbasında ekmek ve kemerinde kurşun kalmamışları ayakta tutabilir biliyorum şiirle şarkıyla olacak iş değil bu dalda narı tarlada ekini kızartmaz güvercin gurultusu ama yine de diler arasında bıçak gibi parlar kavgada şiirin doğrultusu göz güzü görmez olmuş tek bir ışık […]
Sen kocaman çöllerde bir kalabalık gibisin, Kocaman denizlerde ender bir balık gibisin. Bir ısıtır, bir üşütür, bir ağlatır, bir güldürür Sen hem bir hastalık hem de sağlık gibisin.
Bakma turaç bakma bana el gibi Sen bu Çukurova’nın öz kuşu değil misin Ben bu Çukurova’nın öz oğlu değil miyim Bakma turaç bakma bana el gibi Sivas’lardan inmedim mi kar sularıyla Ekmek deyip sarmadım mı göçümü turaç Bir tencere can aşını bölüşmedim mi Bakma turaç bakma bana el gibi Tunceli’den, Kırşehir’den, Van’dan Bitlis’ten Sürekavı yemişçene […]
Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum Boynu bükük ay çiçeği Şiirin ve aşkın geleceği Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum Dağ rüzgarı, portakal balı Alçak gönüllü, hünerli, sevdalı Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum Yazgısı kara yazılmış gelin Kurumuş sütü memelerinin Türkiye, üzgün yurdum, güzel yurdum Harlı bir ateş gibi derinde yanan Haramilerin elinde bulunan Türkiye, üzgün yurdum, […]
Erik çiçek açmış da bahçenin kıyısında Sen ona hiç bakmadan geçmişsen oracıktan Leylek dansa durmuş da bacanın tepesinde O baharlım laklakını durup dinlememişsen Şakır şakır bir tren bir gece köprüsünden Islıkla dalmamışsan gurbet türkülerine Akasya mor akasya ak akasya sarı sarı sarkmış da bahar mavilerinden Yaşamak ne güzel şey diye ağlamamışsan Çocuklar birdirbir oynuyorlar da […]
Sevgilim yalan söylersem sana Kopsun ve mahrum kalsın dilim Seni seviyorum demek bahtiyarlığından Sevgilim yalan yazarsam sana Kurusun ve mahrum kalsın elim Okşayabilmek saadetinden seni Sevgilim yalan söylerse sana gözlerim İki nadim gözyaşı gibi avuçlarıma aksınlar Ve göremesinler seni bir daha
ben hiç böylesini görmemiştim vurdun kanıma girdin itirazım var sımsıcak bir merhaba diyecektim başımı usulca dizine koyacaktım dört gün dört gece susacaktım yağmur sönecekti yanacaktı sameland seferden dönecekti duvardaki saat duracaktı kalbim kendiliğinden duracaktı ben hiç böylesini görmemiştim vurdun kanıma girdin itirazım var emperyal oteli’nde bu sonbahar bu camların nokta nokta hüznü bu bizim berhava […]
Hayır, yazamam, şimdi olmaz, rica ederim. Bırakın benim için bütünüyle ölsün, yoksa, daha önce, altmış yaşındaki bu delikanlı, bu sarışın boğa, ne hapisanenin, ne hastalığın, ne yaşın etkileyebildiği bu insan içimde tenütaze yaşadıkça hiç birşey yazamam. Şimdi olmaz. Daha sonra, söz veriyorum size yazacağım. Hatta, bu dergide, daha başka bir konu üzerinde, ölümünden değil, yaşamından […]
Şubat 1958’de Yedi Tepe Şiir Armağanı’nı kazanan ‘Üvercinka’ adlı kitabıyla okurun huzuruna çıkan Cemal Süreya, 1940 sonrası Türkiye edebiyatının sözü en fazla edilen şairleri arasındadır. Kitap, Birinci Yeni – İkinci Yeni tartışmalarının en hararetle sürdüğü bir dönemde, bu tartışmaların tam ortasına düşer. Cemal Süreya, İkinci Yeni için güçlü ve etkili bir soluk olacaktır bundan böyle. […]
Seni saklayacağım inan Yazdıklarımda, çizdiklerimde, Şarkılarımda, sözlerimde. Sen kalacaksın kimse bilmeyecek Ve kimseler görmeyecek seni, Yaşayacaksın gözlerimde. Sen göreceksin, duyacaksın Parıldayan bir sevi sıcaklığı, Uyuyacak, uyanacaksın. Bakacaksın, benzemiyor Gelen günler geçenlere, Dalacaksın. Bir seviyi anlamak Bir yaşam harcamaktır, Harcayacaksın. Seni yaşayacağım, anlatılmaz, Yaşayacağım gözlerimde Gözlerimde saklayacağım. Bir gün, tam anlatmaya.. Bakacaksın, Gözlerimi kapayacağım.. Anlayacaksın…
gün doğmadan başladı filizkıran fırtınası evler yemen türküsü sokaklar seferberlik öyle bir gariplik ki öyle bir tedirginlik yaz başında güz sonrası ayvalar çiçekteydi güller daha tomurcuk açıl demişti güneş açılmıştı kıraçta kış elmaları çözül demişti güneş çözülmüştü yılanlar karanlık odalarında dallarda yuvalar tüy kokuyordu düğünçiçekleri şenlikli gün doğmadan başladı filizkıran fırtınası ne dal kaldı ne […]
Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey, Dünyanın en güzel sesinden En güzel şarkıyı dinlemek gibi birşey… Fakat artık ümit yetmiyor bana, Ben artık şarkı dinlemek değil, Şarkı söylemek istiyorum.
Pencereyi kapama gök dolabilir içeri sen neyi görebilirsin ıslak bir bulutun ağışını mı Pencereyi kapama kuş dolabilir içeri sen neyi taşıyabilirsin kırık bir dalın yükünü mü Pencereyi aç soluğun çıksın dışarı sen büyütmedin mi ciğerinde onu Kokusu hayatı yıkasın diye Pencereyi aç sesin sarsın dünyayı duyulur elbet ta ötelerden Yürek kendini tanır
orhan kemal’in güzel anısına işten çıktım sokaktayım elim yüzüm üstümbaşım gazete sokakta tank paleti sokakta düdük sesi sokakta tomson sokağa çıkmak yasak sokaktayım gece leylak ve tomurcuk kokuyor yaralı bir şahin olmuş yüreğim uy anam anam haziranda ölmek zor! havada tüy havada kuş havada kuş soluğu kokusu hava leylak ve tomurcuk kokuyor ne anlar acılardan/güzel […]
Hey bir zaman bakıp bakıp Seyrine doyamadığım! Şimdi gurbette bırakıp Sesini duyamadığım! Evde kapanıp kaldın mı? Seyrana çıkıp güldün mü? Başkalarının oldun mu? “Benimsin!” diyemediğim! Akıtıp gözüm yaşını Hatırlarım gülüşünü; Kıvırcık saçlı başını Göğsüme koyamadığım! Dik yamaçların selisin, Sen benden daha delisin. Şimdi kimlerin kulusun? Başını eğemediğim! Nasıl vurgunum bilirdin, Niçin benden yüz çevirdin? Kimlerin […]
Kötü şey uzakta olmak Dostlarından, sevdiğin kadından Yasaklanmak bütün yaşantılara Seni tamamlayan, arındıran Kapatıldığın dört duvar arasında Sağlıklı, genç bir adam olarak Neler gelmez ki insanin aklına Sevinçli, özgür günlere dair Kalmıştır yüzlerce yıl uzakta Onunla ilk kez öpüştüğün şehir Acı, zehir zemberek bir hüzün Kalbinden gırtlağına doğru yükselir Görüyorsun işte küçük adamları Köhnemiş silahlarıyla […]
keklik serer palazını tenha kayalıklara uçurur korkusunu kara diken savurur tohumunu kurtulur korkusundan orda bir dağ orda bir taş bir pınar dağ ardında taş ardında pınarlı bir kara mavzer bıyıkları kartallıda başı yağlıklı durur dimdik bakar dimdik bakar barışlı bir güvercin pır pır eder ucunda namlusunun “tutam yar elinden tutam çıkam dağlara dağlara!” koçero hep […]
Bende hiç tükenmez bir hayat vardı, Kırlara yayılan ilkbahar gibi. Kalbim her dakika hızla çarpardı, Göğsümün içinde ateş var gibi. Bazı nur içinde, bazı sisteydim, Bazı beni seven bir göğüsteydim, Kah el üstündeydim, kah hapisteydim, Her yere sokulan bir rüzgar gibi. Aşkım iki günlük iptilalardı, Hayatım tükenmez maceralardı, İçimde binlerce istekler vardı, Bir şair, yahut […]
Yüreğim sızlıyor bu roman iyi bitmeyecek Beterin beteri var diyenlere inanmıyorum Hep böyle havalar besler fırtınaları Korkarım bu mavi ışık çabuk sönecek Duymazdım durgun suların bezgin türkülerini Alışmak ölümün bir başka adıymış bilmezdim Bir yangın sonu yorgunluğu yakıyor avuçlarımı Bir rüzgar kulaklarımdan hiç eksilmiyor Esirgenmiş bir dünyada müthiş yalnızım Geri dönsen bile ben artık o […]
Yerin seni çektiği kadar ağırsın Kanatların çırpındığı kadar hafif… Kalbinin attığı kadar canlısın Gözlerinin uzağı gördüğü kadar genç… Sevdiklerin kadar iyisin Nefret ettiklerin kadar kötü.. Ne renk olursa olsun kaşın gözün Karşındakinin gördüğüdür rengin.. Yaşadıklarını kar sayma: Yaşadığın kadar yakınsın sonuna Ne kadar yaşarsan yaşa, Sevdiğin kadardır ömrün.. Gülebildiğin kadar mutlusun Üzülme bil ki ağladığın […]
On yıl önceydi sanırım, Ankara’da Kütahyalı üç kişiyle tanıştık. Ahmet (Uluçay), İsmail (Mutlu), Şerif (Akarsu). Tavşanlı’nın Tepecik köyündendiler, sinemayı çok seviyorlardı, Tepecik Köyü Arkadaş Sinema Grubu diye bir grup kurmuşlardı. İsmail tavukçuluk yapıyordu, Şerif madende çalışıyordu, Ahmet de kooperatifteydi, sanırım. Çok heyecanlıydılar, hele Ahmet. Filmleri de hiç fena değildi (Optik Düşler olsa gerek). O sırada […]
BÖLÜM I 1. SİNEMA YAZILARINDAN, SİNEMA ÜZERİNE NOTLAR Sinemanın analizi, belki de diğer bütün sanatlarınkinden daha zordur. Lumiere Kardeşler ve Friese Green’in yaşadığı günlerdeki başlangıcından beri sinema, gelişmiş, kendi adımlarını izleyerek kaynağına ulaşmış, aynı zamanlarda farklı yönlere sıçramış, tüm yönlerden engellenmiş ve en göze çarpıcı bir şekilde, özelliklerinden ve benliğinden hiçbir şey kaybetmemiştir (Rotha, Griffith […]
Bazı filmler vardır anlattığı şeyle değil ama onu anlatma biçimiyle sizi büyüler. Film bittikten sonra bir süre yalnız kalmak az önce karşılaştığınız şeydeki, zekanın ve yaratıcılığın yaşattığı şaşkınlıkla kendi kendinize düşünmek, sadece gerçek sanat eserlerinin verebileceği aşkınlık duygusunu kendi başınıza yaşamak istersiniz. İşte ‘Eternal Sunshine of the Spotless Mind / Sil Baştan’ tam olarak böyle […]
Edip Cansever ve Cemal Süreya ile birlikte İkinci Yeni’nin öncü şairlerinden olan Turgut Uyar’ın ilk şiiri, 1947’de Yedigün Dergisi’nde yayınlandı. Kısa bir süre sonraysa Kaynak Dergisi’nin açtığı yarışmada ‘Arz-ı Hal’ adlı şiiri, ikincilik ödülünü kazandı. Bu yarışmanın seçici kurul üyelerinden olan Nurullah Ataç, yarışmada ‘Ne olursa olsun, onun için atıyorum zarımı.’ der. Turgut Uyar adına atılan […]